| Bu andan itibaren bana "Metres" diyeceksin. Bu daha onur kırıcı. | Open Subtitles | من الان فصاعدا سوف تناديني معشوقتي انه اكثر اهانه |
| Bu daha önemli tavanımdaki meyveden. | Open Subtitles | انه اكثر اهمية من الفاكهة على سقفى |
| Bu daha masrafa değer bir şeydi. Sonuç verici bir masraf... | Open Subtitles | انه اكثر فعالية من حيث التكلفه |
| Sadakatinize güvenmek için benim teklif edebileceğimden çok daha fazlası. | Open Subtitles | انه اكثر مما يمكننى ان اقدمه لك, لو طلبت منك ان تُخلص لى |
| İnsanlar buna bayılacak. Sadece yapılacaklar listesi değil, çok daha fazlası. | Open Subtitles | انه اكثر من قائمة الأشياء التي يجب فعلها |
| Rahatsız ediciden öte. Sizin tanımladığınız tüm belirtilerin sorumlusu. | Open Subtitles | فى الواقع, انه اكثر من مزعج انه المسئول عنالاعراضالتىوصفتها. |
| Bu daha çoğu. Neyin daha çoğu? | Open Subtitles | انه اكثر من ذلك اكثر من ذلك... |
| Bu daha çok kötü adamı araması gereken | Open Subtitles | انه اكثر من مجرد شخص |
| Sanırım Florida'da hava çok daha sıcaktır, ha? | Open Subtitles | اعتقد انه اكثر اكثر دفيء فى فلوريدا , ها؟ |
| Yakın zamanda Robin Williams'ın bir konuşmasını dinledim. Kokain aldığı dönemlerde kendisinin şimdi olduğundan çok daha komik olduğuna inandığını anlatıyordu. | TED | في الواقع، لقد رأيت روبن ويليم مؤخرا يتحدث عن كيف انه كان يظن انه اكثر مرحا و تسلية عندما كان يتعاطى الكوكايين، عندما كانت لديه تلك المسألة، من الان |
| Bazıları için burada kalamak çok daha tehlikeli. | Open Subtitles | لبعض الناس, انه اكثر خطرا من البقاء هنا |
| Düşündüğümüzden çok daha uzman biri. | Open Subtitles | انه اكثر تطورا بكثير مما اعتقدنا |
| Hayır, çok daha kötüsü var. | Open Subtitles | لا, انه اكثر سوءا من ذلك |
| Burası bir villadan daha öte bir şey. Bir sığınak. | Open Subtitles | انه اكثر من مجرد فيلا، انه ملاذ |
| Bizleri birbirimize bağlayan şey yetim olmamızdan daha öte bir şeydi. | Open Subtitles | انه اكثر من كونه يتيم الذى ربطنا سوينا. |
| Bunun olma olasılığı ihtimalden de öte. | Open Subtitles | انه اكثر من امكانية اكثر من احتمال |