| Bu konuda çok iyi olduğuna katılıyorum ama çok havalanıyor. | Open Subtitles | اوافقك انه جيد فى هذه الامور لكنه يصبح متسلط جدًا |
| İyi olduğunu bu kadar bildiğimiz bir şeyden nasıl vazgeçiyoruz anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أتخيل أن نتخلى عن شئ نحن نعرف انه جيد |
| O iyi biri. | Open Subtitles | انه جيد انها رائعه |
| Gerçekten bir maziniz varmış gibi hissetmeye başlıyorum. Bu Güzel. | Open Subtitles | لقد بدأت أحس يا رفاق أن لكم تاريخ انه جيد |
| Guido Notari. Evet. Çok iyidir yayında hiç gülmez. | Open Subtitles | جيدو لوتارى ، انه جيد جدا إنه لا يجهش بالضحك |
| Oldu o zaman. Sırtıma da iyi gelir. | Open Subtitles | حسناً, إذاً, في الحقيقة انه جيد لظهري |
| Bunu kaybetme. Bu iyi bir çare. | Open Subtitles | ابقه على هذه الطريقة انه جيد على الطريقة اللتي هو بها |
| Sadece, aniden oldu. - Hayır. Sorun değil. | Open Subtitles | لا , انه جيد كنت دائما اريد ان اعرف كيف سيشعرني |
| Keşke daha fazlası olsaydı. Bu gerçekten çok iyi. | Open Subtitles | كنت اتمنى ان يوجد المزيد, انه جيد جدا حقا |
| Şirin Eddie, onu birkaç gün sonra aradığında, Eddie'ye çok iyi biri olduğumu anlattı. | Open Subtitles | الرجل اللطيف تفقد ذلك وقال انه جيد قال أني لص جيد |
| İyi olduğunu ve seni sevdiğini biliyorum. Ama seni görmemi istemediğini söyledi. | Open Subtitles | اعرف انه جيد وانه يحبك لكنه طلب منى ان لا اراك |
| Pekala, buna alışmış olabilir, ama bunda düşündüğü kadar iyi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً ، لربما قد إعتاد على ذلك ولكنني لست متأكداً من انه جيد في ذلك كما هو يعتقد |
| O iyi, çok iyi öğretmişsin. | Open Subtitles | انه جيد - لقد تم تعليمه بصوره جيده. |
| - İşte böyle, Burlsworth. - O iyi. | Open Subtitles | ـ بيرلسورث ـ انه جيد |
| Ayrıca, yol boyunca bir arkadaşa sahip olmak Güzel oluyor. | Open Subtitles | بالأضافة , انه جيد ان تحصل على رفقة اثناء الرحلة |
| Satılır, özellikle bu çerçevede. Güzel görünüyor. | Open Subtitles | انها ستباع , خاصة بهذا الاطار , انه جيد جدا |
| - Evet, rakamlarla arası çok iyidir. - Başarılı bir iş adamı mı? | Open Subtitles | انه جيد جداً في الرسومات - رجل أعمال ناجح جداً؟ |
| Sadece oyun oynuyorduk, ve beraber "alfabe şarkısı" oynuyorduk ki o bu oyunda epey iyidir. | Open Subtitles | أنا كنت فقط ألعبُ معه وكنا نغنى معا الحروف الابجدية انه جيد فيها F و Bلكنه حذف حرفي |
| Safranlı süt, soğuk algınlığına iyi gelir. | Open Subtitles | هذا حليب مع كركم . انه جيد للبرد |
| Bütün psikolojik sorunlara iyi gelir. | Open Subtitles | انه جيد لحل جميع المشاكل النفسيه |
| Yani milyonlarca insan bir şeyi beğenince Bu iyi bir şey mi oluyor? | Open Subtitles | اذا عندما ملايين الناس يحبون شيئا هل هذا يعني انه جيد ؟ |
| -Sorun yok ya, Sorun değil. -Şunu izle sen. | Open Subtitles | لا , انه جيد , انه جيد انظري إلى هذه التفاهه |
| Yine de, bir arkadaşının Macar silahıyla vurması, tehlikeyi haber vermesi için Oldukça iyi. | Open Subtitles | مع ذلك، انه جيد للتذكير بمخاطر ضرب زملائك بقوة باسلحة هنكارية |