| Kolay değil, çünkü müşterilerimiz, tanımı itibariyle, diplomatik olarak zor zamanlar geçiriyorlar. | TED | انها ليست وظيفة سهلة .. لان عملائنا .. يواجهون اوقات عصيبة دبلوماسياً |
| Görünen o ki, sırrın neredeyse ortaya çıkacağı zamanlar olmuş. | Open Subtitles | على مايبدو انه هناك اوقات عندما قارب السر على الانكشاف |
| Yani, hayır, böyle zamanlarda silah lobicisi kimliğimle uyumayı tercih ederim. | Open Subtitles | لذا لا في اوقات كهذه نمت مع شارة تجمع تاييد السلاح |
| Bazen borulara her zamankinden daha fazla... gaz veriyorlar. | Open Subtitles | واعتقد ان الغاز يأتى بكمية اكبر فى بعض الأوقات أكثر من اوقات اخرى |
| Karanlık zamanlardı. | Open Subtitles | ان لا البس حاملة الصدر تلك كانت اوقات مظلمة |
| Güzel eşyalarım olmadığına şükrettiğim anlar oluyor. | Open Subtitles | تعرفين , في اوقات كهذه انا سعيد اني لا املك اشياء جميله |
| Bunlar kötü zamanlar. Açgözlülük ve karamsar bilimsel materyalizmle dolu. | Open Subtitles | هذه اوقات صعبة ، مليئة بالجشع والتعلق بالامور المادية |
| Birbirimize baktığımız zamanlar oldu. | Open Subtitles | كانت هناك اوقات نظر فيها كل منا إلى الآخر. |
| Ama dua zamanları buna dahil değil... ya da altıya karşı bir olduğum zamanlar! | Open Subtitles | و هل يحتوي هذا علي اوقات الصلاه ؟ او اي وقت يهاجم فيه سته علي واحد ؟ |
| Gece eve gelip şöyle düşündüğün zamanlar olmuyor mu? | Open Subtitles | الا تكون هناك اوقات عندما تعودين للمنزل في نهاية اليوم وانت كـ |
| Güzel zamanlar ve salata. | Open Subtitles | اوقات حميمة، سلطة المعكرونة وما يجعلها عصيبه، ليس لأنها حصلت لك |
| Oysa bence asıl böyle zamanlarda mimari büyük işler başarabilir. Küçük olmayan fikirler. Muhteşem şehirleri düşünün. | TED | ولكن انه في اوقات مثل هذه حين أظن ان العمارة تستطيع ان تزدهر بـأفكار جديدة أفكار ليست بـصغيرة..فكر بالمدن العظيمة |
| Bunlar aslında belli bir biçimde en rahat, en iyi zamanlarda inşa edilmedi. | TED | قد تم بناؤها في اوقات لم تكون الأفضل بـشكل ما |
| Ve bu gergin, tekinsiz zamanlarda bu akıllıca olabilir. | TED | وذلك يمكن ان يكون من الذكاء في اوقات العصيبة، الخطيرة. |
| Bazen Senatör Gallio ile başka yere gideriz. | Open Subtitles | هناك اوقات عندما اكون غائبا مع السيناتور غاليو |
| Bilirsiniz, şu Natalie zamanları iyi zamanlardı. | Open Subtitles | اتعلمون,ناتلي,لديها اوقات ممتعة |
| Ancak sadakatlerinin sınandığı anlar da vardır. | Open Subtitles | ولكن هناك اوقات يوضع الولاء فيها تحت الامتحان |
| Anlaşılan bu çocuklarla çok vakit geçirmişsiniz. | Open Subtitles | يبدو انكم قضيتم اوقات عديدة مع هؤلاء الأطفال |
| - Soru,akıp giden bu zamanda bir muhafızın kaderi nedir ? | Open Subtitles | سؤال : ما هو مصير البونابرتيين فى اوقات الزحف تلك ؟ |
| Ve Tanrı dedi ki:'Gökkubbede ışıklar olsun ve alametler için ve mevsimler için ve günler ve seneler için olsunlar.' | Open Subtitles | و قال الله لتكن انوار في جلد السماء لتفصل بين النهار و الليل و تكون لايات و اوقات وأيام وسنين |
| Günleri titizlikle planlanmıştı ve tüm boş zamanları Büyük Lider'i onurlandırmaya adanmıştı. | TED | وكانت ايامهم مخططة بشكل دقيق وان كان لديهم اوقات فراغ كانت مكرسة لإجلال واحترام قائدهم العظيم. |
| Ders saatleri dışında aradığım için üzgünüm, ama önemli bir durum var. | Open Subtitles | اسف لاتصالي بك خارج اوقات العمل ولكن لدي حالة طارئه |
| - Umutsuz zamanlardayız. | Open Subtitles | ماذا؟ أنتِ . -هذه اوقات يائسة لي |
| Sıkıntılı günlerimiz, dertli saatlerimiz olacak ama kırılmayacak cesaretimiz. | Open Subtitles | ستكون هناك اوقات صعبة ستكون هناك اوقات حزينة لكن لن نخسر ثقتنا |
| Ailemiz zor zamanlardan geçti, ...ama hayat ediyor ve üstüne üstlük yeni gelen mutlulukla tazelendi. | Open Subtitles | كانت هذه اوقات صعبه للأسره ... و لكن الحياة تستمر و تتجدد بالفرح الجديد. |
| Körfez hakkında bir diğer önemli konu da buradakş hayvan türlerinden birçoğunun yılın yalnızca belli zamanlarında körfeze gelmesidir. | TED | والشيء المهم اكثر في الخليج بالنسبة للعديد من الكائنات الاخرى التي تتجمع في الخليج اثناء اوقات معينة من السنة |
| Bunlar mutlu günlerdi. Artık güvendeydik ve Pamela'ya doğru yol alıyorduk. | Open Subtitles | اوقات سعيده, كنا بامان وبخير ونحن بطريقنا الى "باميلا"ّ |