| Seçimlerde adaylık yarışı pahalıdır ve insanın kendi parasıyla bunu yaptığı duyulmamış birşeydir. | Open Subtitles | الترشح للمناصب الحكومية غالي الثمن , إلا إذا فزت وليس هناك من يفعل ذلك بأمواله الخاصة |
| Eğer kocanı hiç görmüyorsan, parasıyla ilişkiye gir. | Open Subtitles | إن لم تجتمعي بزوجك كثيراً فاستمتعي بأمواله |
| O'nun parasıyla neşe içinde partiler planlıyorsunuz. | Open Subtitles | بمنتهي السعادة أنتِ ترتبين حفلات وسهرات بأمواله |
| Fakat tabi ki herkes kendi parasıyla istediğini yapma hakkına sahiptir. | Open Subtitles | لكن أفترض أن لكل شخص الحق بفعل ما يريد بأمواله |
| Kaçabileceğim ve parasıyla beni bulamayacağı bir yer olmadığını biliyordum. | Open Subtitles | وأعرف أنه ليس لي مكان اهرب إليه ولا يجدني فيه بأمواله |
| Ya da 65 yaşına kadar bekleyip parasıyla ne isterse yapar. | Open Subtitles | أو ينتظر حتى يصبح ذا 65 عاماً ويفعل ما يحلو له بأمواله |
| Annem hukuki yollardan durdurmayı denedi ama o parasıyla ezdi. | Open Subtitles | حاولت أن توقفه بالقانون ولكنه سحقهاً بأمواله |
| Senin, parasıyla hava atan diğer zengin piçlerinden biri olduğunu biliyoruz, | Open Subtitles | نعرف أنك أحد المُهمين في المجتمع، يحب التباهي بأمواله ولكن يفكر قليلاً عن أي أحد |
| Hey, bak Rocky bana parasıyla ne aldı. | Open Subtitles | انظري .. ماذا اشترى لي روك بأمواله |
| parasıyla ilgilenecek ve de çocuklarına tapacak. | Open Subtitles | سوف يهتم بأمواله وسوف يحب اولاده |
| Her çetecinin parasıyla ilgilenecek bir adama ihtiyacı var. | Open Subtitles | كلّ عضو عصابة يحتاج لرجل يهتمّ بأمواله. |
| Neden öldürüldü? parasıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن أن الأمر مرتبط بأمواله |