| kendi gözlerimle gördüm. İşe yarıyordu. Gerçekti. | Open Subtitles | رأيت ما جرى بأم عينيّ لقد نجحت، وكانت حقيقيّة |
| kendi gözlerimle beni vazgeçirecek bir şey görünce. | Open Subtitles | عندما أرى بأم عينيّ شيئاً يُثبت لي العكس. |
| Bir keresinde Endonezya'daki Sumatra Adası'nın üstünden uçma fırsatım olmuştu ve kendi gözlerimle palmiye yağı fidanlıkları için yok edilen ormanları gördüm. | TED | سنحت لي الفرصة لأسافر إلى جزيزة سومطرة الأندونيسية، ورأيتُ بأم عينيّ إزالة الغابات الكثيف لإتاحة المكان لمزارع زيت النخل. |
| Bu doğru. İki gözümle birden gördüm. | Open Subtitles | رأيت ذلك بأم عينيّ |
| İki gözümle birden gördüm. | Open Subtitles | رأيت ذلك بأم عينيّ |
| Bina planlarını kendi gözlerimle gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت مخططات المبنى بأم عينيّ |
| Ama... ama kendi gözlerimle gördüm. | Open Subtitles | لكني رأيتها بأم عينيّ |
| Bunu kendi gözlerimle görmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أرى هذا بأم عينيّ |
| kendi gözlerimle gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتها بأم عينيّ |
| kendi gözlerimle gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيته يقتلكِ بأم عينيّ. |
| kendi gözlerimle gördüm. | Open Subtitles | أنا رأيتُه بأم عينيّ |