| Debra'ya aşık olup olmadığını anlamak için.... ...onunla sevişmek zorunda olduğunu hissettin mi? | Open Subtitles | أشعرت بأنه يجب عليك النوم مع ديبرا لرؤية هل أنت حقا عاشق لها أم لا؟ |
| Hırsıyla böl ve yönet yapıyor ama kazanmak için... bizi yenmek zorunda ...olduğunu biliyor, değil mi? | Open Subtitles | ليفرقنا. كان عليه تحقيق مطامحه، ولكنه عَلم بأنه يجب أنّ يتغلب علينا لينتصر، أليس كذلك؟ |
| Yüzbaşı bu davaya yeniden atanmanız gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | الكابتن يعتقد بأنه يجب نقلك من الآداب للجنايات |
| ...ayrıca senin oğlunla daha fazla zaman geçirmen gerektiğini düşünüyor... | Open Subtitles | ثم ظن بأنه يجب عليه بأن يجعلك تقضي وقتاً أطول مع ابنك |
| Bence artık görüşmesek daha iyi olur. | Open Subtitles | لا أعتقد بأنه يجب علينا رؤية بعضنا البعض بعد الآن |
| Boğazını bir an evvel sıksan iyi olacak, yoksa bununla akraba olacağız. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجب علينا أن نخنقه في هذه اللحظة, في حال بدأ بتكوين صداقة معنا |
| O zaman verdiğim tepkiyi şimdi de vermek için kendimi zorunlu hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنه يجب عليّ عمل نفس الفعل الذي فعلته آنذاك |
| Cesur, dik kafalı, en iyi zamanlarını daha yeni geride bırakmış ve artık daha aza razı olmak zorunda olduğunu fark etmeye başlamış biri. | Open Subtitles | جرئية، لها أرائها الخاصة تعدت ذروتها بقليل و بدأت بإدراك بأنه يجب أن ترضى بما هو أقل |
| Artık horozların yanında yatmak zorunda olduğunu da bilmelisin. | Open Subtitles | الآن، تعرف بأنه يجب أن تنام مع الطيور ايضاً |
| Belki de kendini kanıtlamak zorunda olduğunu hissetti. | Open Subtitles | ربما شعر بأنه يجب أن يثبت نفسه |
| Takım elbiseli erkeklerle çıkmak zorunda olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | أظن بأنه يجب أن تكوني مع شخص ببذلة |
| İnsanlar sırf genç olduğun için mutlu olman gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | الجميع يعتقد بأنه يجب عليك ان تكوني سعيدة فقط لانك يافعة |
| Çocuklar iyi, ama doktor benim bir gün boyunca dinlenmem gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | الأولاد بخير لكن الطبيب يظن بأنه يجب أن آخذ اليوم كأستراحة |
| Loelia boşanmam gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | تعتقد لوليليا بأنه يجب عليّ أن أحصل على الطلاق |
| Mary konsere gitmesi gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | ماري" تشعر بأنه يجب عليها" أن تحضر الحفلة الموسيقية |
| Opersayon standartlarını yeniden gözden geçirseniz iyi olur. | Open Subtitles | هل تعتقد بأنه يجب أن تعيد النظر في طريقة عملك |
| Başka zaman. Gitsen iyi olur. Çok ciddiyim. | Open Subtitles | ربما في وقت لاحق، أعتقد بأنه يجب ان تذهبي أنا أعني ذلك |
| Sizde takımınızı yerleştirseniz iyi olacak. | Open Subtitles | أعتقد بأنه يجب عليكم أن تندفعوا إلى الداخل |
| Bak diyorum ki, bazı şeyler oluyor ve burayı terk etsek iyi olacak. | Open Subtitles | إسـمع، هنـالك أشياء تحدث و أعتقد بأنه يجب علينا المغادرة |
| O zaman verdiğim tepkiyi şimdi de vermek için kendimi zorunlu hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأنه يجب عليّ عمل نفس الفعل الذي فعلته آنذاك |