| Hâlâ yasal gizli servis ajanı olduğuna dair otoban devriyesini kandırabilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيعين خداع دوريات الطرق بأنّكِ ما زلت عميلة خدمة سرية شرعية؟ | 
| Peki sonra hâlâ kafanın karışık olduğuna karar verirsen ne olacak? | Open Subtitles | وماذا يحدث لاحقاً إن قرّرتِ بأنّكِ لا تزالين مشوّشة؟ | 
| Temelde federal hakime tutukluluğun anayasaya aykırı olduğuna inandığını söylüyorsun. | Open Subtitles | بشكل أساسي هو تخبرين قاضي الولاية بأنّكِ تظنين أن حجزكِ لم يكن دستوريــاً. | 
| Moralinin bozuk olduğunu biliyordum, bu yüzden sana bunları getirdim. | Open Subtitles | أهلاً، أعلم بأنّكِ متضايقة هذا اليوم لذا أحضرت لكِ هذه | 
| Sadece, bugün çok güzel göründüğünü söylemek istemiştim, hepsi bu. | Open Subtitles | كنت سأقول فقط بأنّكِ تبدين جميلة اليوم، هذا كل شيء | 
| Hatırlarmısın bana bu çocuğu hep tanıyormuş gibi hissettiğini söylemiştin | Open Subtitles | أتذكّرين جينما قُلتَي بأنّكِ شَعرتَ كأنكِ تعَرفَين هذا الرجلِ من قبل؟ | 
| Aynı kız olduğuna dair Hiçbir fikrim yoktu.l Central Park'ta yürürken. | Open Subtitles | لم يكن لدينا فكرة بأنّكِ كنتِ نفس الفتاة الصغيرة التي أعتدنا علي رؤيتها تمشي في الحديقة المركزية. | 
| - Ya getirmezse? Ne kadar beklersek, elçileri gerçek olduğuna inandırmamız o kadar zor olacak. | Open Subtitles | كلما انتظرنا أكثر، صَعُبَ إقناع السفراء بأنّكِ الحاكمة | 
| Tek başına uçabilecek yaşta olduğuna emin misin? | Open Subtitles | أأنتِ واثقة بأنّكِ كبيرة بما يكفي لتتولي قيادة الطائرة بنفسكِ؟ | 
| Mutlu olduğuna emin değilim ama mutluysan bunu sağlıklı olman sağlamadı. | Open Subtitles | لستُ أكيداً بأنّكِ سعيدة، لكن لو كنتِ كذلك... فليس هذا بسببٍ صحّي، بل بسببٍ جماليّ | 
| Prens Qing'in kızı olduğuna dair kanıtın var mı? | Open Subtitles | هل لديك البرهان بأنّكِ بنت الأميرة "تشينغ" ؟ | 
| Benjamin'in değil de, senin takım lideri olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكدّة بأنّكِ قائدة الفريق ؟ ليس (بنجامن) ؟ | 
| Sonra aradan geçen zaman boyunca bana karşı bazı hislerin olduğuna dair kendini kandırdın ama senin tek sevdiğin benim gücümdü. | Open Subtitles | وفي مكان ما، في تلك الطريق خدعتِنفسكِبالتفكير... بأنّكِ تكنين مشاعر لي بينما كل ما أحببته كان قوتي | 
| İster önsezi de, ister bunca yılın getirdiği tecrübe kocandan korktuğuna dair hislerim var. | Open Subtitles | أدعيه بالحدس أو سنوات من الخبرة، ولكن شعرتُ بأنّكِ خائفة من زوجكِ. | 
| Bugün okula gitmediğine dair Müdür Campbell'den endişeli bir telefon geldi. | Open Subtitles | تلقيت مكالمة مُقلقة من النّاظر كامبل تفيد بأنّكِ لم تظهري بالمدرسة اليوم | 
| Eninde sonunda sözüme geleceğini biliyordum. | Open Subtitles | لقد توقّعت بأنّكِ سوف تغيّرين رأيك عاجلاً أم آجلاً | 
| Bir gün geleceğini biliyordum ve işte geldin, artık hep beraberiz. | Open Subtitles | علمت بأنّكِ ستأتين وها أنتِ ونحن كلّنا معاً الآن | 
| Beni buraya hiçbir şey bulamadığını söylemek için mi çağırdın? | Open Subtitles | جعلتني آتي إلى هنا لتخبريني بأنّكِ لم تجدي شيئا؟ | 
| Onlardan ayrıldığını ve seni takip edemeyeceklerini söylemiştin. | Open Subtitles | قُلتِ بأنّكِ انفصلتي عنهم؟ بذلك لا يستطيعون تعقبكِ |