"بأنّك كَانَ" - Translation from Arabic to Turkish

• olduğunu

İtip kaktığın iki karın daha olduğunu biliyorum, Pauline, Adrian.
أَعْرفُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ زوجتان أخريتانُ دَفعتَ حول، بولين، أدريان.

Paramızın sekiz haftadan beri İsviçre hesabınızda olduğunu biliyoruz.
نَعْرفُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ مالُنا في حسابِكَ السويسريِ لثمانية أسابيعِ

Tepemin tası üzerinde bir etkin olduğunu aklından bile geçirme.
لا لدقيقةِ واحدة تَعتقدُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ أيّ تأثير مطلقاً على ملابسي الداخلية.

Sakın iççamaşırlarıma bir etkin veya başka birşey olduğunu düşünme.
لدقيقةِ واحدة لاتَعتقدُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ أيّ تأثير مطلقاً على ملابسي الداخلية

Ama başvurunda uyku sorunun olduğunu yazmışsın.
لكن في تطبيقِكَ قُلتَ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ مشاكل بالنوم

Bir şeyler olduğunu duydum sen iyi misin?
سَمعتُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ بَعْض الأثاره هَلْ أنتي بخير؟

Ya da olduğunu bile bilmediğiniz eski bir hastalık bulmak.
أَوشرطقَبْلَحالي أنت لَمْ تَعْرفْ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ.

Az önce bana göstereceğin bir şey olduğunu mu söylemiştin?
قُلتَ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ شيءُ لتَشويفي.

İncelemem gereken kalıntılar olduğunu söylememiş miydin? - Doğru.
لَمْ تَقُلْ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ بقايا لي للفَحْص؟

Timmy, seninde abaza olduğunu biliyordum.
تيمي، عَرفتُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ هو فيك.

İçinde ne olduğunu bilmiyorsun.
لَمْ يَعْرفْ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ هو فيك.

Onun hatta olduğunu söylemiştin.
قُلتَ بأنّك كَانَ عِنْدَكَها على الخَطِّ.

7 Ağustos'ta Doktor Fowley ile randevun olduğunu da biliyoruz.
نَعْرفُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ التعيينُ مَع الدّكتورِ فاولر في أغسطس/آب سابعاً.

Bir hayran kulübün olduğunu bilmiyordum.
- أنا لَمْ أَعْرفْ حتى بأنّك كَانَ عِنْدَكَ a نادي أنصار.

- Anı defterin olduğunu bile bilmiyordum.
- أنا لَمْ أَعْرفْ حتى بأنّك كَانَ عِنْدَكَ a مجلّة.

Ben bir öğle yemeği tarih olduğunu sanıyordum.
إعتقدتُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ a موعد غذاء.

- Sana bir kedi olduğunu bilmiyordum.
- أنا لَمْ أَعْرفْ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ a قطّة.

Oğlun olduğunu bilmediğim için kendimi aptal gibi hissediyorum.
أَبْدو سخيفَ جداً بأنّني مَا عَرفتُ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ a إبن.

- Bir kitabın olduğunu bilmiyordum.
أنا لَمْ أَعْرفْ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ a كتاب.

kanıtın olduğunu da söyledin.
قُلتَ بأنّك كَانَ عِنْدَكَ برهانُ.