| En azından öyle olduğunuzu sanıyordum. | Open Subtitles | أنت تَنْمو الرجالَ، على الأقل إعتقدتُ بأنّك كُنْتَ. |
| Değerlendirmemi yapamayacak kadar meşgul olduğunuzu söylemiştiniz. | Open Subtitles | قُلتَ بأنّك كُنْتَ مشغول جداً ليَعمَلُ تقييمُي. |
| Bruce dün gece laboratuvardaydı. Sizin de orada olduğunuzu söyledi. | Open Subtitles | بروس كَانَ في المختبرِ ليلة أمس قالَ بأنّك كُنْتَ هناك أيضاً |
| Julie'lerde olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | مرحباً،سيدتي. أنا لَمْ أَعْرفْ بأنّك كُنْتَ عند جولي |
| Burada olduğunuzu bildiklerini göstermek içindi. | Open Subtitles | قُلتَ بأنّه كَانَ أَنْ يُخبرَ أنت عَرفوا بأنّك كُنْتَ هنا. |
| Hepimiz üzgün olduğunuzu biliyoruz, efendim ve bence biraz Noel sihrinin yardımıyla sizi neşelendirebiliriz. | Open Subtitles | حَسناً، كلنا نَعْرفُ بأنّك كُنْتَ تشعر بقليلاً من الزرقه سيدي وأظن أنه بمساعده قليله من سحر عيد الميلاد نستطيع أن نبهجك |
| - Kont olduğunuzu biliyordum. - Nasıl? | Open Subtitles | كنت اعَرفَ بأنّك كُنْتَ كونت كيف؟ |
| Bu Duff, sizin soygun saatinde onunla olduğunuzu söyler mi? | Open Subtitles | وهذا ال *دوف* سوف يَقُولُ بأنّك كُنْتَ مَعه في وقت السرقةِ؟ |
| O andan sonra olan her şey sadece size o ilk anda ne kadar da haklı olduğunuzu ispatlar. | Open Subtitles | ثمّ كُلّ شيء الذي يَحْدثُ منذ ذلك الحين، فقط يُثبتُ... بأنّك كُنْتَ صحيحَ في تلك اللحظةِ الأولى. |
| Harika olduğunuzu söylediler. | Open Subtitles | قالوا بأنّك كُنْتَ رائع. |
| sizin onun çocuğu olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لَمْ أَعْرفْ بأنّك كُنْتَ إبنَ... |
| Sadece bütün gece otelde olduğunuzu kanıtlayamadığınız aklıma geldi. | Open Subtitles | هو فقط حَدثَ لي بأنّك حقاً لا تَستطيعُ الإثْبات... - بأنّك كُنْتَ في الفندقِ طوال اللّيل. |
| Sizin bi hain olduğunuzu düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّك كُنْتَ الخائنَ |