| Bütün bu süreç boyunca bu olanların bir açıklaması olduğuna inandım. | Open Subtitles | أعني طوال الوقت وانا متمسكة بفكرة بأن هناك تفسير لما يحدث الأن |
| Bunun mantıklı bir açıklaması olduğuna eminim, efendim. | Open Subtitles | ماذا بحق الجحيم يجري هنا؟ أنا متأكد بأن هناك تفسير معقول لهذا يا سيدي |
| - bir açıklaması olduğuna eminim. | Open Subtitles | أنا واثق بأن هناك تفسير |
| Eminim bir açıklaması vardır. Bunu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن هناك تفسير للأمر لا أظن أن علينا القيام بذلك |
| Eminim ki, bunun makul bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | واثق بأن هناك تفسير منطقي تمامًا لهذه الواقعة.. |
| Eminim çok iyi bir açıklaması vardır. Evet. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن هناك تفسير جيد؟ |
| Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد بأن هناك تفسير |