| Kayıp oyun taşlarını bulabilmek için ilk fırsatta cezaevi müdürü ile konuşacağım. | Open Subtitles | سأخاطب المأمور بأوّل فرصة تتاح لي لإيجاد بعض قطع اللعبة المفقودة، اتفقنا؟ |
| Kayıp oyun taşlarını bulabilmek için ilk fırsatta cezaevi müdürü ile konuşacağım. | Open Subtitles | سأخاطب المأمور بأوّل فرصة تتاح لي لإيجاد بعض قطع اللعبة المفقودة، اتفقنا؟ |
| Benden kaçıp bulduğun ilk fırsatta seninkilerle buluşmayacağın ne malum? | Open Subtitles | وما أدراني بأنّك لن تفرّ للقاء قومك بأوّل فرصة سانحة؟ |
| 1965 de,gercekten çalıştırdığım zaman... ...uluslararası basın için ilk aracı uçurduk. | TED | قمنا بأوّل طيران أمام الصّحافة العالميّة في سنة 1965, عندما بدأت حقّا بالعمل. |
| Bu arada ikinize bir şey soracaktım. Avcı Sınavı'na dair ilk izlenimleriniz nasıl? | Open Subtitles | بالمناسبة، أودّ سؤالكما، ما رأيكما بأوّل تجربة لكم في إختبار الصيّادين؟ |
| İlk haftasında satış yapamayanlar kovulurlar. | Open Subtitles | أيّ شخص لا يبيع منزلاً بأوّل أسبوع له يتعرّض للطرد |
| Ve şimdi, hafta boyunca sürecek etkinlikleri ilk "Yıllık Büyük Yapışık Geçit Töreni" ile başlatalım! | Open Subtitles | والآن فلنبدأ مهرجاناتنا التي ستستمر طوال الأسبوع بأوّل استعراض سنوي موحّد ضخم |
| İlk çıktığımızda benimle evleneceğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني بأوّل مواعدة لنا بأنه سيتزوجني. |
| Selam. Sana bir hediye aldım. İlk resmi cinayet vakanı kutlamak için. | Open Subtitles | هيه، لقد ابتعتُ لك هديّة للاحتفال بأوّل قضيّة جريمة تتولّينها رسمياً |
| Danışmanlar ilk görüşmede bu tarz şeyler mi yapar? | Open Subtitles | أهذا ما يفعله الرعاة عادةً بأوّل اجتماع لهم؟ |
| Bize ilk geldiğinde küçük bir hediye mi bıraktın? | Open Subtitles | أتركت لنا هدية صغيرة بأوّل مرّة جئت بها هنا؟ |
| Fakat bilirsin, oldukça kötü bir ilk izlenim bırakıyorsun. | Open Subtitles | فقط لكي يكون في علمك أنت تقوم بأوّل إنطباعٍ سيّء |
| Eğer bu takıyı onu takan kişiyle ilişkilendirebilirsek üzerinde çalışabileceğimiz ilk ipucuna sahip olacağız. | Open Subtitles | إذا تمكنا من ربط هذه المجوهرات بالرجل الذي يرتديها سنحظى بأوّل دليل علمي |
| Hatun çırılçıplaktı, değil mi? Ona kucağıma oturup aklına gelen ilk şey hakkında konuşmasını söyledim. | Open Subtitles | لم نكن نرتدي ملابسنا، فأجلستها بحضني وطلبت منها أن تتحدّث بأوّل شيء يتبادر لذهنها. |
| Bütün arkadaşlarımız ilk zührevi hastalıklarını kaparken biz çoktan birinci evlilik yıldönümümüzü kutluyor olacaktık. | Open Subtitles | وإصابة أصدقائنا بأوّل مرض تناسلي معدٍ بينما نحتفل بأوّل ذكرى زواجنا |
| Buraya ilk geldiğinde bazı sorunları oldu ama altı ay önce buraya yerleşti, bir işe girdi... | Open Subtitles | كلاّ، واجهته بعض المشاكل بأوّل مرّة وصل إليها لكن قبل 6 أشهر، إستقرّ هناك وحصل على وظيفة |
| Herkes ilk ben sarılayım dedi, tamam mı? Beni reddetmişler. | Open Subtitles | الكلّ قال على أنّي من يجب أن يحضى بأوّل حضنة، أليس كذلك؟ |
| Eski karım da deli olduğumu düşünüyor. Bunu ilk denediğimde beni terketmişti. | Open Subtitles | تعتقد زوجتي السابقة بأنّني مجنون أيضاً لقد رحلت بأوّل مرّة فعلتُ بها هذا |
| Bir kaç gün sonra ilk randevumuza çıktık. Walton'un ezik olduğu düşündün. | Open Subtitles | وتحدّثنا، وخرجنا بأوّل موعد بعد بضعة أيّام فيما بعد |
| 116.mıntıkada cinayet masasındaki ilk 6 ayında | Open Subtitles | بأوّل ستة أشهر عند عمله بقسم جرائم القتل بمركز 116 |