| Beni ele geçirmek için oğlunu feda edeceksin. Gurur duydum ama sanmam. | Open Subtitles | ستضحي بإبنك لتنال مني، هذا إطراء كبير لي لكنني أشك في هذا |
| Beni ele geçirmek için oğlunu feda edeceksin. Gurur duydum ama sanmam. | Open Subtitles | ستضحي بإبنك لتنال مني، هذا إطراء كبير لي لكنني أشك في هذا |
| Teyze, ben gelinin olmak istiyorum ama... Oğlunuzla evlenemem çünkü o bir yalancı. | Open Subtitles | عمتي، أنا أريد لكي أكون كنتك لكنني لا أستطيع الزواج بإبنك لأنه كاذب |
| Oğlunuzla en iyi şekilde ilgileneceklerdir. | Open Subtitles | ان الطاقم الطبي هنا ممتاز لقد اعتنوا جيداً بإبنك |
| Küçük oğluna ne yaptığımı sana söyleyeyim mi? | Open Subtitles | أيجب علىَ أن أخبرك بما فعلته بإبنك الصغير ؟ |
| Bu sabah oğlunuzu okul malına zarar verirken yakaldım. | Open Subtitles | أمسكت بإبنك وهو يدنس ملكية المدرسة هذا الصباح |
| Tıpkı benim de senin Chicago Üniversitesi'ndeki Oğlunla uğraşacağım gibi. | Open Subtitles | هذا صحيح كما سأفعل بإبنك فيجامعة"شيكاغو" |
| Sonuç pozitif. Oğlunun DNA'sı her yerinde. | Open Subtitles | النتيجة إيجابية، الحمض النووي الخاص بإبنك عليه. |
| Çocuğunun ağaç evindeki zehirli örümceği öldürdüğünde nasıl üzülürsen o çeşit bir üzüntü, gerçekten örümceği öldürmek istemezsin, fakat çocuğunu koruman gerekir. | Open Subtitles | عندما تقوم بسحق عنكبوت سام من منزل الشجرة الخاص بإبنك أنت حقاً لا تريد قتل العنكبوت لكن تريد حماية أبنائك |
| Senin oğlunu kucağına alamamanın nasıl kötü bir şey olduğunu. | Open Subtitles | ويا لها من مآساة لأنه لم يتعين لك أبدا ً الإمساك بإبنك |
| Belli ki oğlunu aramak istedin, beni değil. | Open Subtitles | فمن المؤكد أنك أردتي الإتصال بإبنك وليس بي |
| Belki de buraya düştüğünde oğlunu aramış olabilirsin. | Open Subtitles | أذن ربما اتصلت بإبنك عندما تم القبض عليك |
| - Evet, oğlunu bırakmak problem değil ama. | Open Subtitles | لكنك ترحل بإبنك هذه فائدتك فهمت لقد خفت وهربت |
| Eğer sadece bir dakikanızı alabilirsem, Oğlunuzla ilgili olacak. | Open Subtitles | أود فقط التحدث معك للحظة على إنفراد الأمر يتعلق بإبنك |
| Oğlunuzla gurur duymalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تكوني فخورة جداً بإبنك. |
| Oğlunuzla yakından ilgileniyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتني بإبنك |
| Bunu oğluna nasıl yaparsın, sürtük? | Open Subtitles | كيف تفعلى هذا بإبنك أيتها العاهرة |
| oğluna ceza verdiğim için benden intikam alıyorsun. | Open Subtitles | هل تحاول الرد على ما فعلته بإبنك ؟ |
| Ama, biliyor musun, bence sana gerçekten ihtiyacı olan, oğluna ve üvey oğluna biraz daha fazla ilgi gösterebilirsin. | Open Subtitles | لكن، عليك ان تعرف بإنك المفروض ان تظهر... قليلاً من الإهتمام... بإبنك و باخاه الغير شقيق... |
| Opera'ya giderken, oğlunuzu arayında ona açıklayın. | Open Subtitles | في طريقك إلى الأوبرا اتصل بإبنك و اشرح له الأمر |
| oğlunuzu ilgilendiren durumla ilgili olarak kocanızla konuştuğunuza eminim. | Open Subtitles | أنا متأكّدة بأنك تحدّثت مع زوجك عن الوضع الذي لدينا المتعلّق بإبنك |
| Bu adam neden her zaman Oğlunla gösteriş yapıyor? | Open Subtitles | لم ذلك الرجل يتبهى بإبنك دائمًا؟ |
| Ayrıca Oğlunun elini tutan ilk kişi de benim. | Open Subtitles | أنا كنتُ كذلك أول شخص في العالم يمسك بإبنك |
| - çocuğunu arıyordum. | Open Subtitles | - كنت أبحث عن من تناديه بإبنك - |
| Bunu çocuğuna gerçekten yapmak ister misin, yetim olması için bir sebep yaratmayı? | Open Subtitles | هل تريد ان تفعل ذلك بإبنك و ان تكون السبب لكونه يتيما؟ |