| Şöyle söyleyeceğim kızlarla dışarıda bir iki kadeh bir şeyler içtik. | Open Subtitles | فقط سأقوم بإخباره 000 اني كنت مع إحدى صديقاتي, و0000 |
| Şöyle söyleyeceğim kızlarla dışarıda bir iki kadeh bir şeyler içtik. | Open Subtitles | فقط سأقوم بإخباره 000 اني كنت مع إحدى صديقاتي, و0000 |
| Ben de asil olanı yapıp o kişinin ben olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | وأنا سأقوم بإخباره بأن ذلك الشخص هو أنا |
| Adam gibi bir seks hikayesi anlatarak onu çamurdan çıkarmaya ne dersin? | Open Subtitles | هلا ساعدته رجاءً بإخباره قصة جنسية حقيقية؟ |
| Adam gibi bir seks hikayesi anlatarak onu çamurdan çıkarmaya ne dersin? | Open Subtitles | هلا ساعدته رجاءً بإخباره قصة جنسية حقيقية؟ |
| Ve eğer Cameron Jimmy'i ele verirse Stahl, bunların arkasında benim olduğumu Jimmy'ye söylemekle tehdit ediyor. | Open Subtitles | ولو تخلى " كاميرون " على " جيمي " تهدد " ستال " بإخباره عن كل شيء يحدث |
| - Ona söyleyeceğim. - Söyleyeceksin tabi. | Open Subtitles | سأقوم بإخباره - بالطبع ستفعلين, ينبغي بأن تخبريه - |
| O zaman, ona söyleyeceğim. | Open Subtitles | إذاً، سأقومُ بإخباره |
| Jake, ona söyleyeceğim. | Open Subtitles | جيك, سأقوم بإخباره |
| - Ona gerçeği söyleyeceğim. | Open Subtitles | سوف أقوم بإخباره بالحقيقة |
| O gece neler olduğunu ona anlatarak ona yardımcı olabilirsin. | Open Subtitles | يمكنكِ مساعدته بإخباره عن ما حدث في تلك الليلة |
| Treadwell bana, ona bildiklerimi anlatarak babamı kurtarabileceğimi düşündürmüştü. | Open Subtitles | صوّر لي (تريدويل) أنني كنت أستطيع إنقاذ والدي بإخباره ما كنت أعلمه. |
| Bu yüzden belki, bunun sebebini söylemekle başlayabilirsin. | Open Subtitles | لذا ربّما تشرعي بإخباره السبب. |
| Ona söylemekle yükümlüyüm. Bunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنا ملزمٌ بإخباره بذلك |