| Evet, Yüzbaşı Blackadder'ın serbest bırakılmasını kutluyorduk. | Open Subtitles | أجل, حسناً, كنا نحتفل بإطلاق سراح النقيب بلاكادر. |
| Bu USA bölge mahkemesinden gelen bir emir. Stadyumda tutulan insanların hepsinin serbest bırakılmasını emrediyor. | Open Subtitles | هذا أمر من المحكمة الأمريكية العليا بإطلاق سراح كل من قبضت عليهم في الملعب |
| Benimle ilgili her şeyi geri ver, peşimi bırak, o zaman belki, arkadaşlarını serbest bırakmayı düşünebilirim. | Open Subtitles | سلمني كل ما لديك بشأني وأبعد كلاب الصيد عني وسأفكر بإطلاق سراح أصدقائك |
| Ayrıca haberde Bauer'ın salınmasını sizin onayladığınıza ve kurbana erişimini sağladığınıza da yer vereceğim. | Open Subtitles | وسأذيع أيضاً بأنك صرحت بإطلاق سراح (باور) من الحجز ورتبت لوصوله للضحية |
| Bay Anders'in salınmasını emrediyorum, ama Bay Jin-Pyn kalacak. | Open Subtitles | في الواقع ، ذلك ما استطيع فعله تماما آمر بإطلاق سراح (السيد أنديرز) لكن ليس السيد ( جين باين) |
| Kızının ruhunu serbest bırakmakla tehdit et her şeyi anlatacaktır. | Open Subtitles | تهديد بإطلاق سراح روح ابنته سوف يخبرك بكل شيء |
| Geçici ateşkes 48 saat içinde resmileşecek tabi eğer Irak savaş esirlerini ve Kuveytli tutukluları serbest bırakırsa. | Open Subtitles | وقف إطلاق النار المؤقت قد يكون ..رسميا خلال 48 ساعة إذا قام العراق بإطلاق سراح المعتقلين وأسرى الحرب الكويتين |
| Kendisine "Kara Eylül" adını veren örgüt İçişleri Bakanına 230'dan fazla mahkûmun isimlerinden oluşan bir liste vererek serbest bırakılmalarını talep etti... | Open Subtitles | . مجموعة أيلول الأسود تطالب بإطلاق سراح أكثر من 230 سجين مقابل إطلاق سراح الرهائن |
| Merkez Partisi'nin emirleri olmadan, vurulması gereken düşman esirini serbest bıraktınız! | Open Subtitles | بدون تلقي اوامر من الحزب الرئيسي قمت بإطلاق سراح آسير الذي كان يتوجب أن يٌقتل |
| İnsani sebeplerden dolayı serbest bırakılma isteğin kabul edilmiş. | Open Subtitles | ولقد قرروا منحك طلبك بإطلاق سراح لإنسانية |
| Tek amacım kızı serbest bırakırken çok ciddi olduğumu düşündürmekti, ki artık öyle de düşünüyordur. | Open Subtitles | أريدها أنْ تجدني صادقاً بإطلاق سراح الفتاة، و أراهن أنّها تظنّ ذلك الآن |
| Kurallara uyduğum için bir katilin serbest kalmasına sebep oldum. | Open Subtitles | وقمت بإطلاق سراح قاتلة للتو لأنني إتبعت القوانين. |
| Pekâlâ, şöyle yapacağız. Yöneticileri serbest bırakacağım ama hepsinin evinin önünde birer ajan olacak. | Open Subtitles | سأقوم بإطلاق سراح الأوصياء، لكن سأجعل عُملاء يُراقبون منازل كلّ واحدٍ منهم. |
| Aslında, şiddet içermeyen suçlar işleyenlerin serbest bırakılmasına ilişkin bir düzenlemeydi.. | Open Subtitles | وضعت في الواقع، لتسمح بإطلاق سراح المتهمين الغير عنيفين. |
| Katillerinin serbest olduğu yeğenin ile. | Open Subtitles | ذلك الفتى الذي قام الملك بإطلاق سراح من قتلوه؟ |
| Rosenthal'ı serbest bırakman için bir koza ihtiyaçları olduğunu biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد علموا أنهم يحتاجوا إلى نفوذ عليك لجعلك تقوم بإطلاق سراح روزينتال |
| Konsey, Anthony'nin salınmasını istiyor, neredeyse hepsi. | Open Subtitles | المجلس يطالب بإطلاق سراح (أنتوني)، تقريباً بالإجماع. |