| Bayan, sizi uyarmalıyım, tutuklama yetkim var. | Open Subtitles | سيدتي يجب أن أحذرك , أملك الصلاحية كي أقوم بإعتقال مدني |
| Meraklanma Ventura. Kesinlikle bir tutuklama yapacağım. Hatta iki tane. | Open Subtitles | لا تقلق يا فنتورا سأقوم بإعتقال شخصين الأن لأنك خارج عن السيطرة |
| Bu adamı neden tutuklamadın? | Open Subtitles | لماذا لم تقم بإعتقال هذا الرجل؟ |
| Karpis'i sen tutuklamadın. | Open Subtitles | لم تقم بإعتقال (كاربس). |
| Sanıkları kanuna uygun bir şekilde mi tutukladınız? | Open Subtitles | هل قمتَ بطريقةٍ قانونية بإعتقال المشتبه لهم؟ |
| Aslında, o davada bir kişiyi tutukladık zaten. Şükürler olsun. | Open Subtitles | بالواقع لقد قمنا بإعتقال بخصوص تلك القضية |
| Birinin onu öldürmeye çalıştığını iddia etmiş bu yüzden korunmak için kasten kendisini tutuklatmış. | Open Subtitles | لقد زعمَ بأنَّ هنالك من يسعى لقتله لذلك تسببَ بإعتقال نفسه حتى يكونَ محميّاً |
| Büyük bir tutuklama yapan iki kişiye göre çok kararsız görünüyorsunuz. | Open Subtitles | بالنسبة لشخصين قاما بإعتقال مهم تبدوان غير مرتاحين |
| İki yıl önce, tutuklama emri yayımlanan Patrick Jane için | Open Subtitles | منذ عامين مضت صدر أمر بإعتقال باتريك جين |
| Karım her an tutuklama yapmaya cok yakın. | Open Subtitles | إن زوجتي قريبة للغاية من القيام بإعتقال أحدهم |
| Bütün o soruşturmaların başındaydım ama evet, bizzat tutuklama yapmadım. | Open Subtitles | لقد كنت مسؤولاً عن كل تلك التحقيقات... لكنّ كلا يا سيّدي، لم أقم بشكل شخصي بإعتقال ثمّة أحد. |
| Milletvekili için tutuklama emri istedik. | Open Subtitles | طلبنا بإصدار مُذكِره بإعتقال رجل المجلس |
| Chicago'daki aileler, lise öğrencisi Melanie Foster saldırısıyla ilgili bir tutuklama yapılmasıyla birlikte rahat bir nefes aldılar. | Open Subtitles | العائلات في "شيكاغو" تنّفست الصعداء اليوم بإعتقال الشخص الذي قام بالهجوم الوحشي على طالب المدرسة العليا (ميلاني فوستر) |
| Hauptman'ı da sen tutuklamadın. | Open Subtitles | ولم تقم بإعتقال (هابتمان). |
| Karpis'i sen tutuklamadın. | Open Subtitles | لم تقم بإعتقال (كاربس). |
| Ve Hauptmann'ı sen tutuklamadın. | Open Subtitles | ولم تقم بإعتقال (هابتمان). |
| Aniden düzeni bozacak ve belki yasayı ihlâl edecek birilerinden bahsedildiğini duyup yanlış bir şey yapmadıkları halde gidip amaçlanan suçun kurbanlarını tutukladınız. | Open Subtitles | كنت تتحدث مع شخص هنا ,الذي أعطى هذه الأوامر ,ربما بإنتهاك القانون ومع ذلك واصلت هذا ,وقمت بإعتقال ضحية الجريمة |
| Bay Poirot, yanlış adamı tutukladınız. | Open Subtitles | ! سيد "بوارو" لقد قمت بإعتقال الرجل الخطأ |
| "Melanie Foster'ı gerçekte kimin öldürdüğünü biliyorum. Yanlış adamı tutukladınız." | Open Subtitles | (أعرف من الذي قتل (ميلاني فوستر قمتم بإعتقال الرجل الخاطئ |
| Bölümümdeki devriyelerden biri beni aramış ve "David Harris isimli çocuğu az önce tutukladık ama bize adını bile söylemiyor. | Open Subtitles | واحد من أعضاء قسم الشرطة في القسم و قال أنه قامنّا بإعتقال شخص أسمه ديفيد هاريس وهو يرفض أن يقول حتى أسمه وهو يريد أن يتحدث لك وحسب |
| Meğer Scott geçen yıl Toni'yi tutuklatmış. | Open Subtitles | يبدو أن (سكوت) تسبب بإعتقال (توني) السنة الماضية؟ |