| Beni bölgedeki bir hastaneye götürdüler ve oradaki iyi hemşireler hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | لقد نقلوني إلى مشفى محلي وكان هناك راهبات جيدات ساهموا بإنقاذ حياتي |
| Ama bundan öte ailem eskiden burada kalırdı. Bu yer muhtemelen hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | غالباً لأن عائلتي تأكل هنا ربما هذا المكان قام بإنقاذ حياتي |
| Ve üçüncü olarak, etkili aksetme yoluyla prosedürü tasarlamak ve tekrar gözden geçirmek için ihtiyaç duyduğu bilgiyi topladı ve sonrasında olayın gidişatına hakim olarak benim hayatımı kurtardı. | TED | وثالثا، من خلال التفكير المعمق، قام بتجميع المعلومات التي احتاجها ليصمم وينقح الإجراءات المتبعة، ليقوم بعدها وبيد من حديد بإنقاذ حياتي. |
| Adam hayatımı kurtardı. | Open Subtitles | قام بإنقاذ حياتي. |