| Ona bunu yapamam. Ve kesinlikle kızına da yapamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أفعل ذلك بها وبالتأكيد لا يمكنني أن أفعل ذلك بابنتها |
| Hasta kızına bakmak için bir ay ortadan kaybolan bir başbakan istiyor muyuz gerçekten? | Open Subtitles | هل نحن بحاجة رئيسة وزراء تغيب لشهر... لتعتني بابنتها المريضة... |
| Eğer senin manyak ablan, o kafir onu Barcelona'ya götürmeseydi Luna hayatta ve Eloy ile kızına bakıyor olurdu. | Open Subtitles | لونا كانت ستكون حية وتعتني بابنتها مع إيلوي ان لم تأخذها اختك المجنونة... الى برشلونة |
| - Evet. kızının Bayan Patates Kafa'sına* gözlük takan muhteşem bir kadın gördüm. | Open Subtitles | رأيت امرأة فاتنة تضع نظارات على السيّدة بطاطا الخاصّة بابنتها |
| Bir anne için en güzel hediyenin kendinden önce kendi kızının ihtiyaçlarını | Open Subtitles | لقد عرفت انها اكبر نعمة ان تحظى الام بابنتها |
| 40'ına geldiğinde kadının kızıyla tanışıp ona aşık oluyor. | Open Subtitles | وبعدها، عندما يصبح في الاربعين من العمر، يلتقي بابنتها ويقع في حبها. |
| Ama kızıyla gurur duyduğu için yeteneğini abartan annelerden olduğumu düşünmeyin. | Open Subtitles | لكن لكي لا تعتقد اني ام فخورة تريد ان تسوق بابنتها... |
| Çocuğuna bu kadar iyi baktığına göre öyle olmalı. | Open Subtitles | حتما هي شخص طيب واهتمامها بابنتها خير دليل |
| Bunu kendi kızının vakıf fonunu yağmalayan kadın söylüyor. | Open Subtitles | انظروا من تتكلم, المرأة التي نهبت الصندوق الاستئماني الخاص بابنتها. |
| Bir tarafım modern anneyi oynayıp, kızının sorumluluk sahibi olmasını onayla derken; diğer tarafım, onu kıtır kıtır kes diyor. | Open Subtitles | الأم العصرية القابعة داخلي تريد سوى الإشادة بابنتها كونها مسؤولة والجزء الآخر يريد سوى ذبحها أقصد... |
| Lindsay o günün erken saatlerinde kızının okulundan kızıyla ilgili aldığı mektubu hatırladı. | Open Subtitles | وتذكرت (لينزي), أنّها في الصباح الباكر إنّه قد وصلتها رسالة من المدرسة تتعلق بابنتها |
| kızıyla tanıştım. | Open Subtitles | التقيت بابنتها |
| Nyborg son üç yıldır Çocuğuna hiç mi bakmadı? | Open Subtitles | هل اعتنت نيبورغ بابنتها الثلاث سنوات الماضية؟ |