| Ev kadar büyük bir kalbi ve bezelye kadar küçük bir beyni vardı. | Open Subtitles | قلبه بحجم بيت كبير وعقله بحجم حبة بازلاء |
| Pekala, bezelye çorbası... çizburger ve çizburger. | Open Subtitles | حسناً, بازلاء مقسمة, برجر بالجبن شكراً, والبرجر بالجبن |
| Globus yeşil bezelye! Gerçek olamaz. | Open Subtitles | بازلاء غلوبس الخضراء لا يمكن أن يكون هذا حقيقياً |
| Yeşil elmalar, yeşil muzlar, bezelyeler yeşil mısır gevreği kutusu, biçilmiş çimen, küflenmiş ekmek. | Open Subtitles | تفاحة خضراء , موزة خضراء , بازلاء, تفاح مربع الرافعات قصاصات العشب , خبز معفن. |
| İşte bu yüzden rafınızda umut bezelyesi tutmanız gerekir. | Open Subtitles | لذلك يجب أن تبقوا بازلاء الأمل على الرف |
| Bir elmanın iki yarısı gibi değil mi? | Open Subtitles | لا شيء مِثلا حبّتي بازلاء معًا، أليس كذلك؟ |
| Stanley hayatta benden fazla fasulye alamaz. Bu çok saçma. | Open Subtitles | مستحيل أن يأخذ ستانلي بازلاء اكثر مني، هذا سخيف |
| Globus yeşil bezelye! Gerçek olamaz. | Open Subtitles | بازلاء غلوبس الخضراء لا يمكن أن يكون هذا حقيقياً |
| Korkunç bir kabuğun içinde iki tane bezelye gibiyiz. | Open Subtitles | أجل ، نحن نشبه حبتي بازلاء في وعاء مريع جداً |
| Yarım bir kabuktaki bir istiridye çifti. Kabuğun içindeki bezelye çifti. | Open Subtitles | لؤلؤتانفينصفمحارة، حبتا بازلاء في غلاف واحد |
| Ben aslında hergün Julia Roberts üzerinden oluktaki bezelye oldum. Hmm... | Open Subtitles | اتمنى اكل بازلاء في الحضيض بجانب جوليا روبرتس |
| sadece boyutu devasa olmayıp bir bezelye tanesine indirgenmiştir. | Open Subtitles | ولكنه محصور فى مساحة لا تتعدى حجم حبة بازلاء |
| Tamam, hiç sarmısak, makarna, donmuş bezelye ve tavuk suyun var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ ثوم و باستا و بازلاء مجمدة و حساء دجاج؟ |
| bezelye yok ama biliyor musun, ölü tavuklarımdan artan bir miktar adaçayım var. | Open Subtitles | , لا توجد بازلاء , لكن أتعلم ماذا لديّ بواقي دجاج ميتة |
| Biftek, bezelye ve tatlı mı? | Open Subtitles | ستيك سالزبري, بازلاء وكعكة التفاح البنية؟ |
| Belki biraz dondurulmuş bezelye koyarsan üstlerine, iyi gelir. | Open Subtitles | ربما وضع بازلاء مجمدة عليه سيقلل من الإثارة |
| 13,000 kilometrelik bir çaptan bir bezelye tanesi büyüklüğüne ezmiş olurdum. | Open Subtitles | من قطر 8000 ميل علي سحقها إلى حجم حبة بازلاء |
| Muz değil süzme bezelye yedirdim çünkü daha dün muz yedi. | Open Subtitles | وأطعمته بازلاء ,ليس موز لأنه أكل الموز أمس |
| - bezelyeler.. - Patates püresi, makarna.. - Mmm. | Open Subtitles | بازلاء سوداء بطاطس مقلية،مكرونا |
| Onun bezelyesi bitirmemişti. | Open Subtitles | بازلاء له لم ينته بعد. |
| Ve hâlâ birbirimize aşığız. Bir elmanın iki yarısı gibi. | Open Subtitles | ومازلنا نحب بعض مثل حبتي بازلاء .. |
| Esas şilinin içinde fasulye olmaz ama sen yabancı olduğun için cahilliğini affediyorum. | Open Subtitles | التشيلي الحقيقي به بازلاء لكن أنتِ من دولة أجنبية لذا جهلكِ يـُغتفر |
| Terry, kızgın olduğunu biliyorum ama fasulye trenine atlamak zorunda değildin. Nohut! | Open Subtitles | ولكن لا تقفز إلى قطار الفاصولياء بازلاء! |