| Buna mutlak kulak deniyor ve bazı insanlar piyanonun ortasındaki birkaç beyaz tuşa ilişkin bir mutlak kulağa sahiptirler. | TED | وهذا ما يدعى بالأذن المُرْهَفَة، بعض الأشخاص لديهم أذن مرهفة لبعض النغمات البيضاء التي تقع بمنتصف مفاتيح البيانو. |
| 11 yaşımda, bu hiç geçmeyen tuhaf kulak ağrısına yakalanmıştım. | Open Subtitles | عندما كنت بالحادية عشر، أصبت بهذا الألم الغريب بالأذن الذي لم يذهب أبداً |
| Kanama kulak zarındaki hasar yüzünden değil. kulak iltihabı ya da pıhtılaşma sorunundan kaynaklanıyor. | Open Subtitles | لم يكن النزيف إثر طبلة أذن منفجرة عدوى بالأذن أو اضطراب نزيف |
| Adeta bir şarkı gibi söylenmek istiyor ki müziği kulakta ve dilde duyulabilsin. | TED | أنها تريد أن تُهتف بصوتٍ عال، لتُسمع موسيقاها بالأذن وباللسان. |
| İç kulağında sıvı sallanıyor ve düzelmede sıkıntı falan yaşıyormuş. | Open Subtitles | السوائل بالأذن الداخلية تصاب بخلل فتحدث مشكلة بمستويات شيء ما |
| Klinikte beklerken hastalık yüzünden iç kulağındaki basınç yükseldi ve mastoid kemiğe doğru patladı. | Open Subtitles | التهاب الأذن المستمر تراكم الضغط بالأذن الداخلية انفجر خلف عظمة الأذن أثناء إنتظاره في العيادة |
| Onları ayırt edebiliyordum çünkü hepsi aynı kulaklıkları takıyorlardı. | Open Subtitles | يمكنكِ التفريق، لأن جميعهم كانوا يرتدون نفس القطعة بالأذن |
| Bende, bende bir iç kulak sorunu var ve... | Open Subtitles | عندى ذلك الشيئ المدعو بالأذن الداخلية و , و |
| Kronik iç kulak rahatsızlığımdan ötürü yüzme takımından çıkmak zorunda kaldığım zaman hazırladığım konuşmanın değiştirilmiş hâli. | Open Subtitles | إنها نسخة معدله من الخطاب الذي قرأته عندما أضطررت أن أغادر فريق السباحة لأجل حالة مزمنه بالأذن الداخلية |
| Kardiyak aritmi kulak ağrısı şeklinde kendini belli etmiş. | Open Subtitles | اضطراب نظم القلب ظاهر على أنّه ألم بالأذن |
| İç kulakta büyük hasar oluşmuş. Bana bir kulak pamuğu ver lütfen. | Open Subtitles | أضرار كبيرة بالأذن الداخلية، ناوليني القطيلة، رجاءً |
| Tekrar konuyu açtığım için üzgünüm ama şu kulak şeyini gerçekten merak ediyorum. | Open Subtitles | اسف لاعادة الكرة , لكن انا فعلا أريد معرفة عن هذا الشيء المتعلق بالأذن. |
| Peki, kulak kanaması, solunum sıkıntısı ve kaçak kızımızın kaçamamasına ne neden oluyor? | Open Subtitles | اذن ما الذي يسبب نزفا بالأذن مشاكل تنفسية و عدم قدرة هاربتنا على الهرب؟ |
| Yok, şu kulak şeyleri aynı! | Open Subtitles | لا، الشيء الخاص بالأذن هنا نفسه |
| İç kulak hastalığı var. | Open Subtitles | إنه يعاني من مشكلة بالأذن الداخلية. |
| İç kulak iltihabı da. | Open Subtitles | والتهاب بالأذن الوسطى. |
| 27 yaşında kadın hasta aralıklı, şiddetli kulak ağrısı var. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}امرأة لديها 27 عاماً آلام حادّة ومتقطّعة بالأذن |
| Sesle ortaya çıkan vertigo sorunun kulakta ya da beyinde olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | الدوار المُحدَث بالضوضاء يعني خطباً بالأذن أو بالدماغ |
| İç kulağında sıvı sallanıyor ve düzelmede sıkıntı falan yaşıyormuş. | Open Subtitles | السوائل بالأذن الداخلية تصاب بخلل فتحدث مشكلة بمستويات شيء ما |
| En iyi senaryo, kulağında ya da ciğerinde bir enfeksiyon var. | Open Subtitles | على أفضل تقدير لديه عدوى بالأذن أو الرئتين |
| Aynı yeşil gözler, kulağındaki yarık da aynı. | Open Subtitles | نفس العينان الخضراوتين. نفس الثّلمة بالأذن. |
| Evet, herkes, siz-- Şu kulaklıkları çıkaralım. | Open Subtitles | أجل، الجميع... وأولئك الذين يضعون سمّاعات بالأذن. |