| Evet, ama bana karşı hep çok nazik davrandı, onun için üzülüyorum. | Open Subtitles | أجل ، ولكنها كانت دائماً لطيفة معي وأنا أشعر بالأسى من أجلها |
| Geçen gün, ayakkabılarına baktığımda... öyle Kötü kokuyorlardı ki, onun için üzüldüm. | Open Subtitles | عندما رأيت حذائه بالمرة الماضية كانت رائحته كريهة جدا فشعرت نحوه بالأسى |
| Çok Kötü hissediyor olmalısın. Hey, çocukların bedava pornosu var. | Open Subtitles | لابد و أنك تشعر بالأسى ، الشباب عندهم دعارة مجانية |
| Senin adına üzülüyorum. Bu beni ağlatmaya yeterli. | Open Subtitles | أشعر بالأسى من أجلك الأسى الكافي حتى أبكي |
| Wonka için üzgünüm. Bu onu batıracak. | Open Subtitles | أسعر بالأسى لـ وونكا فسوف يكلفه ذلك ثروة من الحلوى |
| Ne yazık ki Axl'ı üç haftadır görmemiştim ve kendimi çok üzgün hissediyordum. | Open Subtitles | لكن للأسف لم أرَ أكسل منذ 3 أسابيع وكنت أشعر بالأسى على حالي |
| Sana gerçekten acıyorum. Vampirler gelip beslenmeye başlarsa, seni kendim öldürürüm! | Open Subtitles | حسناً ، أنا بالفعل أشعر بالأسى لأجلك ومصاصي الدماء هؤلاء يبدأون الطعام ، سأقتلك بنفسي |
| Onun için üzülüyorum. Daha önce hiç bir ruh tarafından hedef seçilmemişti. | Open Subtitles | أجل، أشعر بالأسى عليها إنها لم تهاجم من قبل هكذا بواسطة شبح |
| Üşüyorum, sırıIsıklam oldum ve kendimden başka herkes için üzülüyorum. | Open Subtitles | إني أشعر بالبرد، والبلل، وقد فات شعوري بالأسى لأيّ أحد |
| O kadar aptalca laflar ediyorsun ki, senin için üzülüyorum. | Open Subtitles | أنك تبدو غبياً جداً بالنسبة لي الآن، أشعر بالأسى إتجاهك |
| Geçen gün, ayakkabılarına baktığımda... öyle Kötü kokuyorlardı ki, onun için üzüldüm. | Open Subtitles | عندما رأيت حذائه بالمرة الماضية كانت رائحته كريهة جدا فشعرت نحوه بالأسى |
| Eşim için üzüldüm. Ben çok ceset görmüştüm ama o hiç görmemişti. | Open Subtitles | .لقد شعرتُ بالأسى عليه , لقد رأيتُ جثثاً ميته من قبل بعكسه |
| Taylor adına üzüldüm. | Open Subtitles | كنت أفكر كيف جعلنا الأولاد يعاودوا مقايضة بطاقات الهاكيدو وقد شعرت بالأسى تجاه تايلور |
| Bak, senin için çok üzgünüm fakat böyle bir problemle yaşayamam. | Open Subtitles | اسمع، أشعر بالأسى لحالك لكني لا أستطيع أن أعيش مع ذلك النوع من المشاكل |
| Sonra ağlayıp diyeceğim ki, "Benim için gerçekten üzgün müsün?" | Open Subtitles | . .. ثم سأبكي وأقول "هل تشعر بالأسى علي حقا؟ |
| Ona acıyorum, çünkü orada, kilitlendiği sandukadaki ininden ne zaman çıkacak, hiç bilemiyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسى عليه، لأني لا أستطيع تخيّل متى سيخرج من هذا... الصندوق المغلق |
| Hayatım boyunca insanlar benim için üzüldü. | Open Subtitles | حياتي الكاملة، شَعرَ الناسُ بالأسى عليني. |
| Yalnız, böyle bir adamla olabilecek kadar kendisine saygısı olmayan bir kadına acırım. | Open Subtitles | لكن أشعر بالأسى للفتاة التي تحط من قدرها وتواعد شخص مثله |
| Özel bir şeyiniz varsa, onu paylaşmak, saklamak ya da sizin kadar yetenekli olmayan diğer eziklere üzülmek zorunda değilsiniz. | Open Subtitles | إذا كان لديكم شيء مميز ليس عليكم أن تشاركوه أو إخفاءه أو تشعرون بالأسى على الخاسرين الذين ليسوا موهوبين مثلكم |
| Onun için üzülmüştüm. Arkadaşı oldum. | Open Subtitles | شعرتُ بالأسى لحاله وأصبحتُ صديقته |
| "Öyleyim ve bundan ötürü kendimi öyle suçlu hissediyorum ki." | Open Subtitles | أجل. ويا إلهي، أشعر فقط بالأسى حيال هذا. |
| Kendime acımak zorundayım. Umursayan bir ben varım. | Open Subtitles | عليّ أن أشعر بالأسى على نفسي أنا الوحيد الذي يبالي بي |
| Sokakta yapayalnızdı. acıdım ona. | Open Subtitles | لقد كانت وحدها في الشارع فشعرت بالأسى عليها |
| Çünkü takipçi sayısı herkeste o berbat hissi uyandırıyor. | TED | لأن عدد المتابعين يجعل الجميع يشعرون بالأسى حيال أنفسهم. |