| İşte bir sinek ve sineğin uçuş simülatöründeki büyük kızılötesi görünümü. Bu sineklerin oynamayı sevdiği bir oyun. | TED | هذه ذبابة وعرض كبير بالأشعة تحت الحمراء للذبابة في جهاز محاكاة الطيران، وهذه لعبة يحب الذباب أن يلعبها. |
| Motorları, dokunma sensörleri ve kızılötesi kamerası vardı. | TED | كانت تحتوي على محركات وحساسات لمس وكذلك كاميرا بالأشعة تحت الحمراء. |
| Uzaya termal enerji saçıyoruz kızılötesi ile bunu görebiliriz. | TED | نحن نشع طاقة حرارية تنتشر في أنحاء الفضاء، ويمكننا رؤية هذا بالأشعة تحت الحمراء. |
| Radar ve kızılötesi detektörleri uçakta bulunan bir düşünce kontrollü cephaneyle birleştiriyor. | Open Subtitles | إنه يجمع ما بين رادار ومعدات للإستشعار بالأشعة تحت الحمراء مع ترسانة ذكية موجهة على متن طائرة |
| Tüm galaktik toz bulutunun ötesini kızıl ötesi teleskopla gözetleyen astronomlar bu yıldızları 16 yıldır izliyorlar. | TED | وبإستخدام تيليسكوبات بالأشعة تحت الحمراء لكي تخترق الغبار الكوني، تمكن علماء الفلك من مراقبة تلك النجوم طوال 16 عامًا. |
| Ada, uydulardaki kızılötesi tarayıcılar ile gözetleniyor. | Open Subtitles | الجزيرة لديها كميرات مراقبة عالية الدقة حساسات الدخلاء ورادارات بالأشعة تحت الحمراء |
| Testin kızılötesi çekimleri. | Open Subtitles | ما هذا؟ إنها صور بالأشعة تحت الحمراء إلتقطت بالقمر الصناعى لإختبارات الأمس |
| Kasayı açmak kolay olmayacak. - Ana kapıda kızılötesi alarm var. | Open Subtitles | وفتح الخزينة ليس بالأمر السهل كما يوجد إنذار بالأشعة تحت الحمراء عند الباب الرئيسي |
| Fabrikadan gönderilenle, kopan halka arasındaki yapıyı karşılaştırmak için kızılötesi ışıI-ölçümsel tayf çözümleme kullandım. | Open Subtitles | لقد استخدمت محول قارئ بالأشعة تحت الحمراء لمقارنة الصفات الكيميائية لمواصفات المصنع والوصلة التي انكسرت |
| Geceleri avlanmasına rağmen, kızılötesi kameralar sayesinde onu izleme şansına sahibiz. | Open Subtitles | إنها عادة تصطاد في الليل ولكن الكاميرة بالأشعة تحت الحمراء تستطيع أكتشاف تحركاتها |
| kızılötesi uydu taraması istiyorum. kızılötesi uydu taraması istiyorum. | Open Subtitles | أعطني مسحاً بالقمر الصناعي بالأشعة تحت الحمراء |
| kızılötesi gösteren bir uydu görüntüsü var mı? | Open Subtitles | هل توجد صورة قمر صناعي يمكنها أن ترينا بالأشعة تحت الحمراء |
| Kalp, solunum, ve kızılötesi deri kontrol ekibi. | Open Subtitles | نبضات قلبه و سرعة تنفسه و تفاعل جلده بالأشعة تحت الحمراء |
| Milli Güvenlik uydusundan evin kızılötesi görüntüsü geliyor. | Open Subtitles | أيّها الرئيس، إستعملتُ قمراً صناعياً لوكالة الأمن القومي. لديّ صورة بالأشعة تحت الحمراء للكوخ. |
| Üzülme, uzaktan kontrol kızılötesi, hallederim. | Open Subtitles | لا تقلقي، المتحكم يعمل بالأشعة تحت الحمراء سأتولى الأمر |
| Bazen bir sanatçı kendi işini sansürlediğinde kızılötesi rektografi bize o kat boyanın altında ne olduğunu gösterebilir. | Open Subtitles | أحيانا حينما ينقح الرسّام عمله فالمسح بالأشعة تحت الحمراء يظهر لنا ما تحت اللوحة |
| Buraya baktığımızda ağaçları görüyoruz, fakat kızılötesi görüntüde ateş kendi varlığını haykırıyor. | Open Subtitles | لا نرى في هذا المشهد سوى أشجاراً، لكن انظروا إليه بالأشعة تحت الحمراء وسترون النار تزعزع كيانه. |
| Ayarlanmış kızılötesi gözlem kamerası 6-7 metrelik görüş alanı. | Open Subtitles | إنها كاميرا مثبتة العدسة بالأشعة تحت الحمراء للمراقبة بقدرة بصرية قصوى على 20 قدماً |
| Büyük ihtimalle bir tür kızılötesi sensör kullanıyorlar. | Open Subtitles | ربّما يستخدمون أجهزة إستشعار بالأشعة تحت الحمراء. |
| kızıl ötesi güdüm sistemi en doğrusu değil. | Open Subtitles | إن نظام الإرشاد بالأشعة تحت الحمراء ليس دقيقاً جداً |
| Termal akımların kızıl ötesi çekimi. | Open Subtitles | ألتقط صورة بالأشعة تحت الحمراء للتيارات الحرارية |