| İnsan yalnızca kötü şeyleri unutmak ister, ve uydurma iyi şeylere inanır. | Open Subtitles | الرجل فقط يريد أن ينسى الأشياء السيئة و يؤمن فقط بالأشياء الجيدة |
| Bildiğim bir şey varsa o da bazı şeyleri kendime saklamaktır. | Open Subtitles | إن كان هناك شئ أعلم كيف أفعله فهو الإحتفاظ بالأشياء لنفسي |
| Doğru olduğunu söylediğin şeylerin dövmeli kıçımın büyüklüğünde bir listesini verebilirim. | Open Subtitles | يُمكنني إعطائكَ لائحَة بحجمِ مُؤخرتي الموشومَة بالأشياء التي قُلتَ أنها صحيحة |
| Uzun bir seyahatten döndükleri için ambarları fevkalade şeylerle tıka basa doluymuş. | Open Subtitles | لقد كانن محملات بالأشياء الثمينة بينما هن عائدات من رحلة بحرية طويلة. |
| Ve bu müthiş Sedef hastalığı devriminin işleri farklı şekilde yaparak, sürecin bu ters şekli ile elde edildiğini göruyoruz. | TED | ويمكنك ان ترى هذا الإنجاز الهندي لعلاج الصدفية من خلال عكس النموذج التقليدي لعلم الدواء و القيام بالأشياء بطرق مختلفة |
| Sanırım sonra bir şeyleri düzeltmek için bir şansın daha olabilir. | Open Subtitles | فى هذه الحالة أعتقد إنك لديك فرصه واحده للقيام بالأشياء الصحيحه |
| Sanırım sonra bir şeyleri düzeltmek için bir şansın daha olabilir. | Open Subtitles | فى هذه الحالة أعتقد إنك لديك فرصه واحده للقيام بالأشياء الصحيحه |
| Sizlerin burada bir şeyleri yapma şekillerinize karşı açık olabilirim. | Open Subtitles | ربّما يجب أن أكون منفتحة على طريقة قيامكم بالأشياء هنا. |
| Sanatçı annemi fırçayı tabloya dokundurduğunda bazı şeyleri hayata geçirdiğini düşünürdüm. Bir an tüm boşluklar, saf olasılık oldu. | TED | أمي فنانة، وكطفلة كنت دوما أشاهدها تأتي بالأشياء إلى الحياة بضربة من فرشاتها. للحظة كان كل شيء أبيضا تام النقاء. |
| Hayatı seviyorum. Yaşıyor olmayı seviyorum. şeyleri görmeyi seviyorum. | TED | أنا أحب الحياة، أحب كوني شخص حي، أنا أحب التأمل بالأشياء. |
| Ve önceden kısıtlanan sanatkarlar onlar için önceden asla mümkün olmayan şeyleri şimdi yapabilirler. | TED | والفنانون الذين كانوا مقيّدين سابقا يمكنهم الآن القيام بالأشياء التي لم تكن متاحة لهم، لهم سابقا. |
| Yani, büyük dişleri olan şeylere olan ilgimize benzer. Öyle değil mi? | TED | أعني, هذا مشابه لاهتمامنا بالأشياء التي لديها أسنان كبيرة. |
| Çocukken iğrenç şeylere kafayı takmış olmam pek de devrim sayılmaz. | TED | الآن، حقيقة أني كنت مهووسة بالأشياء المقززة عندما كنت طفلة ليس شيئًا جديدًا. |
| Dikkat etmem gereken şeylerin bir listesini verdi ama o listede bu yoktu. | Open Subtitles | لقد أعطاني لائحة بالأشياء التي يجب أن أنتبه لها، ولم يكن هذا فيها |
| Şimdi, ölmeden önce yapmak istediğim şeylerin listesini yaptım ve sende bana yardım edeceksin çünkü bu senin hatan. | Open Subtitles | لقد صنعت قائمة بالأشياء التي أريد القيام بها قبل أن أموت و يجب عليك مساعدتي لأن هذا كله خطأك |
| İğrenç şeylerle ilgili tutkunuzu sahiplenin, bundan utanmayın çünkü ortaya ne çıkacağını bilemezsiniz. | TED | وافتخر بافتتانك بالأشياء المقززة ولا تخجل من ذلك، لأنك لا تعرف أبدًا ما الذي ستعثر عليه. |
| Ancak etrafımıza baktığımızda tamamen ilginç şeylerle, yıldızlarla gezegenlerle,ağaçlarla sincaplarla yaşadığımızı görüyoruz | TED | ولكن عندما ننظر حولنا نجد أننا نعيش في كون ملئ بالأشياء المثيرة، ملئ بالنجوم، والكواكب، والأشجار، والسناجب. |
| Böylece bakmaya başladık. İşleri daha farklı yapmalıyız dedik. | TED | و من ثم بدأنا النظر. ثم قلنا، علينا القيام بالأشياء بطريقة مختلفة. |
| Böyle görünüyor, eşyaları bağlayıp akıllı ve interaktif hâle getirebilen küçük bir cihaz. | TED | وهذا ما يبدو عليه، وهو جهاز صغير سيتصل بالأشياء التي نرغب في جعلها ذكية ومتصلة وتفاعلية. |
| Güzel kızların, güzel şeylerden... zevk alması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | يقول, إلى واحدة من بناته جعلني اتمتع بالأشياء جميلة |
| ...çılgın eşyalarla dolu depodan bahsetmedin mi? | Open Subtitles | لكنك لم تذكر ذلك المستودع السري المليء بالأشياء المجنونه؟ |
| Gelecek 14 dakika içinde yada her neyse, bir şeyler hissedebilir misiniz? | TED | في ال14 دقيقة القادمة .. او ما بقي من المحادثة إشعروا بالأشياء |
| Asıl çılgın düşünce ise, bizim baloncuğumuzun evrenin malzemelerin bulunduğu kaptaki bir dolu baloncuktan sadece biri olduğu. | TED | لكن الفكرة الجنونية فعلا هنا هي أن فقاعتنا، هي فقاعة داخل إناء عكر وعريض جدا مليء بالأشياء الكونية. |
| Kendini daha iyi hissetmeni sağlar mı bilmem ama çocukluğumuzda birçok kez Olayları gerçekte olduğundan biraz daha ağır hissederiz. | Open Subtitles | لا أعرف إن كان هذا سيحسن شعورك، لكن في أحيان كثيرة خلال طفولتنا، نشعر بالأشياء أسوأ مما هي في الحقيقة. |
| Ama çoğunuz, yaptığımız çoğu iş fiziksel nesnelerle ilgili değil diyebilirsiniz. | TED | ولكن قد يقول العديد أن كل عملنا لا يتعلق بالأشياء الملموسة. |