| Bazı kimyasallar belli bölgelerle etkileştiğinde mutluluk ve heyecan hislerine yol açıyor. | Open Subtitles | عندما تصطدم مواد كيميائية معيّنة بهذه المناطق، تسبب أحاسيس بالإثارة و الغبطة. |
| Oyuncu bir modda isek, heyecan isteriz. | TED | حين نكون في حالة لعب، نريد الشعور بالإثارة. |
| Beyzbol sezonu başlıyor. Ben, gerçekten çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | موسم البيسبول سيبدأ، أشعر بالإثارة تجاه ذلك |
| Şarabın insanlara kendini seksi hissettirdiğini fark ettin mi? | Open Subtitles | كلا، ألاحظتي كيف يجعل النبيذ الناس يشعرون بالإثارة ؟ |
| Tamam o zaman. Bu eğlenceli olacak. heyecanlı mısın, Jimmy? | Open Subtitles | سيكون هذا ممتعاً أتشعر بالإثارة يا ، جيمي ؟ |
| Onu heyecanlandırdı mı? | Open Subtitles | هل شعر بالإثارة ؟ |
| heyecan verici. Çok heyecanlı ve biraz gergin. | Open Subtitles | لذا ، فهذا مثير إنها تشعر بالإثارة ، عصبية قليلاً |
| Kelebekler ucusuyor ruhumda | Open Subtitles | تجعلني أشعر بالإثارة تصل إلى روحي |
| Düşünmek bile azdırıyor beni. | Open Subtitles | أشعر بالإثارة بمجرد التفكير بالأمر |
| heyecan, işbirliği, aşikardı. | TED | ذلك الشعور بالإثارة والصداقة كانا واضحين. |
| Bir erkek hiç görmediği bir kadın için nasıl heyecan duyabilir ki? | Open Subtitles | كيف يمكن لرجل الشعور بالإثارة تجاه امرأة لم يرها في حياته؟ |
| İyi haber şu ki, vaka aslında heyecan verici, hareketli bir vakaymış. | Open Subtitles | الخبر الجيّد، اتضح لنا أنّ الحالة مفعمة بالإثارة في نهاية المطاف |
| İyiyim. Öğleden sonra yapılacak olan ultrason için heyecanlıyım. | Open Subtitles | اشعر بالإثارة لأن جلست الموجات الصوتية هذا الصباح |
| Bu kaplıcaya ilk gelişim. Çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | هذه أول مرة لي، وأشعر بالإثارة لوجودي هنا |
| Nükleer bir denizaltıya gireceğim için Air Force One'da uçmaktan daha heyecanlıyım. | Open Subtitles | "أرجو أن تنال إعجـابكــــم " أنا أشعر بالإثارة لأني سـأكون في غواصة نووية وليس على طائرة |
| Vücudundan altı ay önce bir insan çıkarmış birisi olarak pek seksi hissetmiyorum. | Open Subtitles | أجده صعباً قليلاً أن أشعر بالإثارة منذ أن أخرجت بشراً من جسدي قبل ستة أشهر |
| Böylece sahnede istediğimiz gibi seksi şovlar yapıyoruz. | Open Subtitles | ثم قمنا بالإثارة الجنسية علي خشبة المسرح |
| İnatçı, pis kokan bir hayvanla, tozlu büyük bir çukura gitmek için heyecanlı mıyım? | Open Subtitles | هل أشعر بالإثارة حول أننى سأركب وحش كريه الرائحة فى فتحة كبيرة مُغبرة من الأرض؟ |
| - Sanırım bu seni de heyecanlandırdı. | Open Subtitles | ظننت أنك ستشعر بالإثارة -لا .. |
| Kelebekler ucusuyor ruhumda | Open Subtitles | "بالإثارة تصل إلى روحي |
| Kızdığın zaman bu beni çok azdırıyor. | Open Subtitles | يجعلني أشعر بالإثارة حين تغضبين |
| Sadece güzel kızlar yakınımdayken heyecanlanıyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر بالإثارة عندما أكون إلى جانب الفتيات الجميلات |