| Bebek gibi merdivenlerden aşağı taşınınca utandım biraz. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | أشعر بالإحراج قليلًا فقط لأنه تم حملي كالطفل على السلالم |
| Aslında hata değildi. Değiştirebileceğim herşeyi gördüm. Ve utandım. | TED | لم تكن أخطاءً بل بالأصح أشياءً كنت سأغيرها لو أعدت العمل كنت أشعر بالإحراج منها |
| İstersen uzaklara gidebilirim. mahcup olmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | يمكنني أن أترك البيت وأذهب بعيداً حتى لا تضطروا أن تشعروا بالإحراج مني |
| Sadece, söylemek zorundayım çünkü başkasına anlatmaya çok utanıyorum. | Open Subtitles | اسمعي علي أن أقول هذا لأنني أشعر بالإحراج من إخبار أحد آخر |
| Tanımadığın bir grup insan karşısında küçük düşersin, rezil olursun ve kuyruğunu bacaklarının arasına alarak oradan kaçmak zorunda kalırsın. | Open Subtitles | ستشعر بالإحراج والمذلة أمام مجموعة كبيرة من الناس، وتضطر للخروج مخزياً وذيلك بين ساقيك |
| Eğer konu sıcaklığın düştüğü geceyse, bunda utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | إذا كان ذلك بخصوص اليوم الذي تعطلت فيه التدفئة فلا داعي للشعور بالإحراج |
| Galiba biraz utandı. | Open Subtitles | أظنّ أنّه قد أصيب بالإحراج قليلا. |
| İşte o an yıkılmıştım. Bu kadar geç fark etmiş olmaktan utanmıştım! | Open Subtitles | والآن فهمت، شعرت بالإحراج من أني استغرقت كل هذا الوقت لكي أدرك |
| Ne yani sen benden utanabilirsin de ben senden utanamaz mıyım? | Open Subtitles | ماذا؟ تستطيعين أن تشعري بالإحراج مني لكن أنا لا أستطيع؟ |
| Hayır, dinle. Sen gittikten sonra çok utandım. | Open Subtitles | لا ، اسمعي ، بعد ما خرجتي تلك الليلة ، شعرت بالإحراج |
| Bu hallerine alışkınım ama bütün koronun kulağına gittiği için biraz utandım. | Open Subtitles | الآن لقد إعتدت على ذلك ولكن أشعر بالإحراج لأن الفرقة كلها علمت بما حدث |
| Senin o sihir kulübünde olanları unutmanı istiyorum; çok utandım. | Open Subtitles | إنّها حبّة للنسيان أردت منك أن تنسى ماحدث في نادي السحر، لقد شعرت بالإحراج |
| Bundan dolayı mahcup olmak istemediğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأنها لا يريد بأن يشعر بالإحراج منه. |
| Keşke olmasaydı, ama son derece mahcup durumdayım. | Open Subtitles | أتمنى بأنني لم أقم بذلك وأشعر بالإحراج الشديد |
| mahcup halde miydiniz? | Open Subtitles | كنتُ أواجه صعوبات و هل كنتِ تشعرين بالإحراج ؟ |
| Ama açık konuşmak gerekirse sana verdiğim bazı tavsiyelerden utanıyorum. | Open Subtitles | ولكن صراحة أشعر بالإحراج لبعض النصائح التي أعطيتها لكَ |
| Deme öyle, utanıyorum. | Open Subtitles | لا تقُل هذا، فأنا أشعر بالإحراج |
| Sana baktıkça kendimden utanıyorum. | Open Subtitles | أنت تجعلني أشعر بالإحراج من نفسي |
| Hiç olmadığım kadar rezil olduktan sonra yapacak tek bir şeyim kalmıştı. | Open Subtitles | بعد أن شعرتُ بالإحراج الشديد لدرجة لا توصف بقي لي شيء واحد للقيام به |
| Ben en kötü rezil olurum ama sen Mike, sahip olduğun her şeyi kaybedersin. | Open Subtitles | أسوأ ما أحصل عليه هو الشعور بالإحراج لكنك ستخسر كل شيء يا "مايك". |
| Kendimi yeniden utanılacak duruma sokmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أرغب أن أشعر بالإحراج مرةً أخرى |
| Gördün mü? utanılacak hiçbirşey yokmuş. | Open Subtitles | أرايت مامن شيء يصيب بالإحراج أياً يكن |
| Sanırım herkes yeterince utandı. | Open Subtitles | أظن بأننا جميعاً نشعر بالإحراج |
| Bu mesaj zihnimizde kök salmıştı. O kadar ki büyüdüğümde kardeşimin olmasından utanmıştım. | TED | فتسربت الرسالة إلى أذهاننا بدرجة كبيرة حيث أني كنت أشعر بالإحراج أني أملك أخاً أصغر |
| Benden nasıl utanabilirsin? | Open Subtitles | كيف تشعرين بالإحراج مني؟ |