| Sistemin kendilerini ihmal ettigini... hisseden insanlar ofkelerini boyle disa vuruyorlar. | Open Subtitles | إنه مثل تعبير الغضب من الناس الذين شعروا بالإهمال واستدارو بالنظام |
| Fakat sanırım oğlu bunu anlayacak ve kin duygusu olmayacak veya ihmal edilmiş olmayacak. | TED | و لكني أعتقد بأن ابنه سيتفهم ذلك و لن يكون لديه أي شعور بالحسد أو الضغينة أو إحساس بالإهمال |
| Biliyor musun, sen beni, ihmal etmekle çocuklarımızı, seni,ailemizi mahvetmekle suçlayacak kadar küstahsın. | Open Subtitles | أتعرفين, أنتي.. أتعرفين لديكي الجرأة لتتهميني بالإهمال |
| Kontrol edilemez eroin bağımlılığından ve ihmalden ailesi suçlu bulunmuş. | Open Subtitles | بعد أن وجد أن والديهما متهمان بالإهمال الجسيم وتعاطي المخدرات |
| Savcı onu ihmalkarlık nedeniyle ölüme neden olmaktan suçluyor. | Open Subtitles | الإدعاء العام يتهمه بالإهمال المؤدي إلى الموت |
| Yüzbaşı Mathison ağır ihmal ile suçlanacak. | Open Subtitles | كابتن ماثيثون هنا تم إتهامها بالإهمال الجسيم |
| - Evet, ihmal ihtimalini araştırıyorlar. | Open Subtitles | نعم , لقد تم إتّهامهم بالإهمال |
| Sanırım Kit'in ihmal edildiğini hissettiği zamanlar oluyor. | Open Subtitles | أعتقد بأنه قد مرت على (كيت) أوقاتً شعرت فيها بالإهمال |
| Oh kardeşim, ihmal edilmiş hissediyor. | Open Subtitles | يالله .. هي تشعر بالإهمال |
| - Buna alışkınız Leydi Mae. İhmal edildiğimizi düşünmüyoruz. | Open Subtitles | اننا معتادين على هذا سيدة(ماي) ونحن لا نشعر بالإهمال |
| Babamın suistimal ve ihmalden suçlu bulunduğu ve benim devlet bakımı altına alındığım duruşmaya ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن جلست الاستماع حيث أبي أدين بالإهمال وإساءة المعاملة وانا جعلت تحت وصاية الولاية |
| Kamunun Peder Richard Moore'a karşı açtığı davada jüri olarak biz, sanığı ihmalkarlık nedeniyle ölüme neden olmaktan suçlu bulduk. | Open Subtitles | في قضية الناس ضد الأب ريتشارد مور نحن، هيئة المحلفين، نجد المتهم مذبناً بالإهمال المؤدي إلى الموت |
| Görevde ihmalkarlık yaptığım için beni ipe götürecekler. | Open Subtitles | سيتّهموني بالإهمال في الواجبِ. |