Bir şeye yatırım yapıp yatırımın nasıl sonuçlanacağının simülasyonunu yapıyor. | TED | ويبدأ النظام يحاكي ما ستبدو عليه الامور في حين الشروع بالاستثمار في مشروع ما وتشاهد ما سيتمخض عنه هذا الاستثمار |
Aklı başında kimse evlerinde yabancıların uyumasına izin veren bir servise yatırım yapmaz. | TED | لم يرغب أيّ شخصٍ ذو عقل سليم بالاستثمار في فكرة تسمح بإقامة الغرباء في منازل الناس. |
Bizim vakfımız, son 9 yılda, bu konuya yatırım yaptı. | TED | حالياً, فإن مؤسستنا, ومنذ تسع سنين, تقوم بالاستثمار في هذا المجال |
Yani, eğer etkili önlemlere yatırım yapmasaydı sonradan tedavi masraflarıyla uğraşmak zorunda kalacaktı, ve bunlar açıkça çok daha yüksek maliyetler. | TED | وإن لم تقم بالاستثمار في " الوقاية" فسوف تدفع لاحقا وحتما كلفة العلاج والتي هي اعلى بكثير جدا من كلفة الوقاية |
Bu araştırmaya benim ülkem de yatırım yaptı. | Open Subtitles | دولتي قامت بالاستثمار في هذا الدواء أيضاً. |
Evet, kara para aklayan bir çete var, nadir bulunan madeni ve kâğıt paralara yatırım yaparak ülke dışına para kaçırıyorlar. | Open Subtitles | نعم, هناك عصابة غسيل أموال تهرب الأموال خارج البلاد بالاستثمار في العملات الورقية و المعدنية النادرة |
Bir sürü insanı aslında var olması imkânsız olan işlere yatırım sağlamaları için ikna ettiğimden dolayı. | Open Subtitles | نوع من اقناع الناس بالاستثمار في بعض الاعمال والتي هي بالواقع تقنيا , غير موجودة |
Bir sürü insanı aslında var olması imkânsız olan işlere yatırım sağlamaları için ikna ettiğimden dolayı. | Open Subtitles | نوع من اقناع الناس بالاستثمار في بعض الاعمال والتي هي بالواقع تقنيا , غير موجودة |
Samimiyetimi kanıtlamak için işine yatırım yapmak ve seni şu iğrenç ama mutlu salıncakları yapman için desteklemek istiyorum. | Open Subtitles | ولكي أثبت لك أنني صادقة ارغب بالاستثمار في عملك و أن أدعمك في صنع |
Partide yatırım yapacakmış gibi davran daha sonra anlaşma kapanmadan önce yatırımını geri çekersin. | Open Subtitles | التزم بالاستثمار في الحفل ومن ثم يمكنك إيقاف الاستثمار قبل غلق الصفقة |
Benim kafamda bir restorana yatırım yapmak var ve sesi çıkmayacak ortaklar arıyorum. | Open Subtitles | أنا أفكر بالاستثمار في مطعم وأبحث عن شريكٍ بالسر. |
Ve sonunda bana yalvaracaksınız kocamın şirketine yatırım yapmak için. | Open Subtitles | ، شاهدتوها في حياتكم . و بعدها ستفكرون بالاستثمار في شركة زوجي |
Kendime yatırım yapmazsam başkasının yapacağı yok. | Open Subtitles | إذا لم أقوم بالاستثمار في نفسي لن يقوم أحدٌ بذلك |
Tabii, ama son şirketimi sattığımda, farkettim ki inandığım şeye yatırım yapma lüksüm var. | Open Subtitles | بالطبع، لكن عندما بعت آخر شركة لي أدركت أنني محظوظ بالاستثمار في أمر أؤمن به |
Ve biri bir alarm sistemine yatırım yapmak isterse lütfen masadaki broşürleri inceleyin. | Open Subtitles | و إذا كان أحد مهتم بالاستثمار في نظام إنذار رجاءً تفقدوا تلك النشرات على الطاولة |
Evet, WUPHF'a yatırım yaptım. | Open Subtitles | أجل لقد قمت بالاستثمار في موقع ووف |
CA: Yani bu durum büyük şirketlerin geri dönüşüm tesislerine yatırım yapmalarını sağlayacak -- hem de bütün dünyada. AF: Tüm dünyada. | TED | ك.أ: إذن سيسمح ذلك للشركات الكبرى بالاستثمار في مصانع إعادة التدوير بمعنى الكلمة، حول العالم... أ.ف: في كل أنحاء العالم. |
Diğer taraftan, ''İşte sonuç, ben sürece yatırım yapacağım ve elimden geleni yapacağım,'' her gün bir patlamadır ve sizin için gösterdiğim vizyonu başarma yolundasınızdır. | TED | من ناحية أخرى، إذا قلنا، "هذه هي النتيجة، وسأقوم بالاستثمار في العملية وسأبذل لأجلها كل ما أستطيع،" فسيكون كلّ يوم رائعاً، وستكونون في مساركم إلى تحقيق الرؤية التي حددتها لكم. |
- Hayırdır? Bir tekila şirketine yatırım yapmak ister misin? | Open Subtitles | -ما رأيك بالاستثمار في التكيلا؟ |
Aslında onun Nolan Ross'u şirketine yatırım yapmaya nasıl ikna ettiği konusunda bilmen gereken bir şey var. | Open Subtitles | في الواقع، ثمة ما عليك معرفته بخصوص كيفية إقناعه لـ(نولان روس) بالاستثمار في شركتك |