| Ve sıkı bir dostlukta, dostuna sadece güzel şeyleri anlatırsın. | Open Subtitles | و في الصداقة الجيدة، نخبر بعضنا البعض بالاشياء الجيدة فقط |
| Böylece ekolojistlerin karada yaptığı bazı şeyleri en azından yakın mesafeden yapabileceğiz. | TED | وبمكننا بعد ذلك بالقيام بالاشياء التي يقوم بها علماء البيئة على اليابسة والقيام باقرب المسافات بالجوار. |
| Benim yaptığım şeyleri yaparsan bir çok düşman edinirsin Bauer. | Open Subtitles | اتعلم يا باور .. عندما تقوم بالاشياء التي قمت انا بها فسوف تكسب الكثير من الاعداء |
| Yengeç köftelerinin içine koyması yasal olmayan şeyler de dahil. | Open Subtitles | بالأطباق المليئة بالاشياء الغير مسموح قانونا بوضعها فى اللحم البحرى |
| Gizli görevdeyken yapmak zorunda oldukları şeyler yüzünden duydukları suçluluk. | Open Subtitles | يحسون بالاشياء التي كان لابد ان يفعلوها عندما كانوا متخفين |
| Onun öldüğünde hep güzel ve gerçek şeyleri hatırlamasını istiyorum. | Open Subtitles | و عندما تموت، اريدها ان تترك خلفها حياة مليئة بالاشياء الحقيقية |
| Uzun zamandır seni düşünüyordum, durumumuzun mantıklı bir açıklamasını yapmaya çalışıyor yaptığımız şeyleri düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت افكر بك بشكل دائم بمحاولة للوصول لحل في علاقتنا افكر بالاشياء التي فعلناها |
| Hayır, ben böyle şeyleri tutmada hiçbir zaman iyi olmamışımdır. | Open Subtitles | لا, لا, انا لم اكن ابدا جيد فى الامساك بالاشياء الثقيلة. |
| Bu giysili şeyleri oynamayı tek seven kişi o. | Open Subtitles | انها تحب اللعب بالاشياء المتعلقة باللباس |
| Başınıza gelen şeyleri kontrol edemezsiniz fakat, onları nasıl karşılayacağınızı kontrol edebilirsiniz. | Open Subtitles | لاتستطيع ان تتحكم بالاشياء التي تحدث لك ولكنك تستطيع ان تتحكم بالطريقة اللي تتصرف بها للاشياء التي تحدث لك |
| Değerli şeyleri alır ve değersiz şeyleri geride bırakırız. | Open Subtitles | يمكننا ان نبدأ بالاشياء الهامة و نترك الفتات خلفنا |
| Hayattaki ufak tefek şeyleri kutlayacağımızı düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت بأننا سنحتفل بالاشياء البسيطة في الحياة. |
| Belki de eski kültürümüzden sizi rahatsız eden şeyleri yazarsanız derhal değiştirebiliriz. | Open Subtitles | ربما يجب عليك عمل قائمة بالاشياء المسيئة في ثقافتنا والتي تجعلك غير مرتاح حتى يمكننا تبديلها |
| Bir şeyleri itiraf ediyoruz sandım. | Open Subtitles | اوه, اعتقدت اننا نعترف بالاشياء التي قمنا بها |
| Takas edebileceğimiz diğer şeyleri düşün. | Open Subtitles | فكري بالاشياء الاخرى التي من الممكن ان اتاجر بها |
| Bunun yerine bundan böyle karşılaşacağın önemli şeyleri söyleyeceğim. Neden bu kadar ciddisin? | Open Subtitles | بدلا من ذلك.انا سأخبرك بالاشياء المهمة التى امامك الان |
| Bilgisayarımız basit şeylerle başladı ve gitgide daha karmaşık şeyler öğrendi ve artık çok fazla şey biliyor. | TED | حاسوبنا ابتدأ بالاشياء الصغيرة و تعلم المزيد و المجزيد من الاشياء المعقدة و الان يعرف اشياء كثيرة. |
| Bu dünyada farkına vardığımız şeyler hakkında endişe duyarız. | TED | كلنا مهتمين بالاشياء التي نراها في العالم الذي ندركه. |
| Bir de o esprilerine bayılıyorum: "Kafanızı kurcalayan şeyler." | Open Subtitles | و يعجبنى قفشاتك المرحة المتعلقة بالاشياء التى تستثيرك غضبا |
| Çünkü bazen hayatta doğru olmadığını bilsen bile yapman gereken bazı şeyler olur. | Open Subtitles | لانه احيانا تقوم بالاشياء و انت عرف انها ليست الصواب |
| Bir takım şeyler toplamayı sever, bu da onlardan birisi. | Open Subtitles | ابنة عمى نيكي فعلت لى هذا انها تحتفظ بالاشياء ، هذا من حفل تخرجها |