| Koca George, yanına yaklaşmasına izin verdiği tek insan olarak... gece gündüz Idgie'ye göz kulak oldu. | Open Subtitles | جورج الكبير كان الشخص الوحيد الذي سمحت له بالاقتراب منها وراقبها ليلا ونهارا |
| Ama erkek ev sahibi, herkes için yeterince olduğunu düşünmenize rağmen diğerlerini çiçeklerinin yanına yaklaşmasına müsade etmez. | Open Subtitles | لكن الذكر المقيم لن يسمح للآخرين بالاقتراب من أزهاره بالرغم أنك قد تعتقد أن هناك فائض للجميع. |
| Ama ben bunu fark edene kadar beni bir masa işine atmışlardı ve davaya yaklaşmama bile izin vermiyorlardı. | Open Subtitles | لكن عندها وضعوني للعمل على مكتب للطلبات ولم يسمحوا لي بالاقتراب من القضية |
| Ama, deney tüplerine yaklaşmama izin vermedi. | Open Subtitles | لكن لم يسمح لي بالاقتراب من انابيب الاقتراب |
| Amerikan Atı'nın konuşma mesafesine kadar yaklaşmana izin vereceğinden şüpheliyim. Galiba şansımı denemem gerekiyor. | Open Subtitles | اشك ان امريكان هورس سيسمح لك بالاقتراب كي تتكلم |
| Ona yaklaşmamı söyleyen sendin. Bunun Kanunsuz'a zarar verme planımızın bir parçası olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أنت من أمرتني بالاقتراب منها، قلت أنّه جزء من خطّة إيذاء المقتصّ. |
| Ya da belki hedefi onu şahsen tanıyor ve öldürecek kadar yaklaşmasına izin vermiyor. | Open Subtitles | او ربما هدفها يعرفها شخصيا و لا يسمح لها بالاقتراب كفاية للقتل |
| Sen gelene kadar kimsenin kendisine yaklaşmasına izin vermezdi. | Open Subtitles | هو لم يسمح لاحد ابداً بالاقتراب منه . حتى اتيتي انتى |
| Ama onunla beraber yatağa girme, kıyafetlerimi çıkarma ve onun bana yaklaşmasına izin verme fikri iğrenç bir şey. | Open Subtitles | لكنّ فكرة الذهاب معه إلى الفراش خلع ملابسي، والسماح له بالاقتراب منّي السماح له... شيءٌ مقرف. |
| Ayılar Jeff'e güvenmeyi öğreniyor ve daha da yaklaşmasına izin veriyordu. | Open Subtitles | "كانت الدببة تتعلم الوثوق بـ"جيف يسمحون له حتى بالاقتراب أكثر |
| Ama kimsenin Lexi'ye yaklaşmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لكنني لن اسمح لأحد بالاقتراب من ليكسي |
| Yanıma bile yaklaşmasına izin vermezdim. | Open Subtitles | كنت لن أسمح له بالاقتراب مني |
| Hep mesafeli davranıyorsun, yaklaşmama hiç izin vermiyorsun! | Open Subtitles | دائماً ما تبتعدي عني. لم تسمحي لي أبداً بالاقتراب. |
| Driscoll yanına yaklaşmama izin vermiyor. | Open Subtitles | دريسكول لن تسمح لي بالاقتراب منه |
| Driscoll, adamın yanına yaklaşmama izin vermiyor. | Open Subtitles | دريسكول لن تسمح لي بالاقتراب منه |
| - Koyunlar bu kadar yaklaşmama izin vermiyor. | Open Subtitles | -أنت ! -الأغنام لا تسمح لي أبداً بالاقتراب هكذا |
| Artık ailesi yanına yaklaşmamıza izin vermez. | Open Subtitles | يستحيل أن يسمح لنا والداه بالاقتراب منه ثانية |
| Aksi takdirde bir gün seni yanına alabilir ve sen de onun veya benim çocuğumun yakınında olabilirsin. | Open Subtitles | لأنّكَ إن لم تفعل فقد تقبل باسترجاعكَ يوماً ما، وتسمح لكَ بالاقتراب من ابنتها أو ابنتي |
| Bir daha bir bilim laboratuarına yaklaşmana bile izin verilirse şaşarım. | Open Subtitles | إنك لمحظوظ لأن هناك من سمح لك بالاقتراب من معمل علمى مجدداً |
| Çünkü kendi iradenle davranabilene kadar kızımın yanına yaklaşmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لأنّكَ ما لم يتسنَّ لكَ التصرُّف بحريّة، فلن أسمح لكَ بالاقتراب من ابنتي قيد أنملة. |
| Sonra bana yaklaşmamı işaret etti. | Open Subtitles | ثم أومأ لي بالاقتراب ... |