| Görevli, Beyaz Saray uydu sistemine kadar çağrının izini sürmüş. | Open Subtitles | لقد تتبعت مصدرها وكانت لحساب القمر الصناعي الخاص بالبيت الأبيض |
| Beyaz Saray sözcüsü, az önce barış sürecindeki rolümü söyledi. | Open Subtitles | السكرتيرة الصحفية بالبيت الأبيض أعلنت للتو دوري في عملية السلام |
| Bu yüzden kesinlikle, Beyaz Saray'ı arayın ve bu durumu sonlandırmalarını isteyin. | TED | لذا بالتأكيد اتصلوا بالبيت الأبيض وطالبوهم بالتوقف عن فعل ذلك. |
| efendim geceyi Beyaz Saray da mı geçirdi yoksa--- | Open Subtitles | أشكركم. إخبرنا إذا ما قضت الليلة بالبيت الأبيض. |
| Beyaz Sarayda mı, yoksa köpek kulübesinde mi olmayı tercih edersin. | Open Subtitles | هل تُفضل التواجد بالبيت الأبيض ؟ أم ببيت الكلب ؟ |
| Beyaz Saray'da yemek yerken hep takım giydim. | Open Subtitles | دائماً كنت أتناول العشاء بالبيت الأبيض مرتدية بذلة. |
| Bir yüksek Beyaz Saray kaynağı yarın sabah Washington'da olmasının beklendiğini doğruladı. | Open Subtitles | مصدر بالبيت الأبيض .. . رفيع المستوى يؤكد بأنه من المتوقع ان يكون في واشنطن في صباح الغد |
| O akşam Kennedy Beyaz Saray'da arkadaşlarıyla akşam yemeğindeyken kutlama için kadeh kaldırılması teklifi geldi. | Open Subtitles | في ذلك المساء، بينما كان كينيدي يتناول ،الغداء مع أصدقائه بالبيت الأبيض |
| Beyaz Saray'da bir saldırı oldu. | Open Subtitles | حيث حدث هجوم علي المكتب البيضاوي بالبيت الأبيض |
| CTU'ya destek sağlıyor, ayrıca Beyaz Saray'la bağlantı halinde. | Open Subtitles | لقد كانت تقدم الدعم للوحدة، وهي أيضاً على اتصال بالبيت الأبيض |
| Seni arama nedenim, Beyaz Saray'ı arayıp onları bilgilendirmen. | Open Subtitles | أنا أتصل لأنك تحتاج أن تتصل بالبيت الأبيض وتخبرهم بالموقف |
| New Mexico'yu alan Beyaz Saray'ı da alacak. | Open Subtitles | لا يسمونها أرض السحر عبثاً من يفوز بنيومكسيكو يفوز بالبيت الأبيض |
| Sefalet saraylarımızdan, Beyaz Saray'a geçme zamanımız gelmiştir! | Open Subtitles | يجب أن ننتقل من مكاننا الصغير لنحتل المناصب بالبيت الأبيض |
| Ofisimden, Beyaz Saray'ı defalarca aradım ama görünüyor ki, Başkan benim yüz yüze görüşmek yerine mevcut durumu koruyup olağan işlerini yapmakla çok meşguldü. | Open Subtitles | مكتبي قام بالكثير من الاتصالات بالبيت الأبيض .لكنيبدوأنالرئيس. مشغولللغايةلمحادثةوجهية, |
| Bak, Beyaz Saray'dan birileri operasyondaki başarısızlığın sorumluluğunu sana yüklemeye çalışıyor. | Open Subtitles | انظري، هناك شخص بالبيت الأبيض يحاول تحميلكِ مسؤولية فشل المهمة |
| Beyaz Saray'a telefon etmek isterseniz, yapabiliriz. | Open Subtitles | إن كنت تودين الاتصال بالبيت الأبيض فيمكنك ذلك |
| Beyaz Saray'da tur da atabilirsin ya da canın nereye isterse oraya da gidebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ جوله بالبيت الأبيض مرتدياً إياه |
| Beyaz Saray'da tur da atabilirsin ya da canın nereye isterse oraya da gidebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تأخذ جوله بالبيت الأبيض مرتدياً إياه |
| Çünkü Binbaşılığa terfi ettim, Beyaz Saray'da çalışmaya başlayacağım. | Open Subtitles | لكي أترقى إلى ملازم ثان أو أعمل بالبيت الأبيض |
| Bakan, uzlaşması olanaksız Beyaz Saray ile bugüne kadar gördüğümüz en büyük politik bahislerden birine girdi. | Open Subtitles | بالبيت الأبيض العنيد وضعت السكرتيرة أحد أقوى الرهانات السياسية التي شهدناها على الطرح |
| Beyaz Sarayda resmi bir yemek verilecek... | Open Subtitles | سنقيم عشاء رسمي بالبيت الأبيض... |