Ama daha önce düşündüğü kadar zeki olan bir gösteriş düşkünüyle hiç tanışmadım. | Open Subtitles | لكن سأخبرك شيئاً أنا لم أقابل متباه كان بالذكاء الذي ظن نفسه عليه |
Sanırım sandığım kadar zeki değilmişsin. | Open Subtitles | أعتقد أنك لست بالذكاء الذي ظننتك |
Eğer söylediğin kadar zeki isen, bizi ararsın. | Open Subtitles | إن كنت بالذكاء الذي تعتقده, فستتصل بنا |
Yani katil zekiymiş, ama sandığı kadar da zeki değilmiş. | Open Subtitles | -إذاً فالقاتل ذكي لكنه ليس بالذكاء الذي يظنه |
...öyle olduğunu düşünmekten hoşlanacak kadar da zeki değildi. | Open Subtitles | لكنها ليست بالذكاء الذي تحبّ أن تعتقده |
Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Eğer bildiğinizi sanıyorsanız, tahmin ettiğim kadar akıllı değilsiniz demektir. | Open Subtitles | لا تعلمين شيئاً، لو كنت تظنين غير ذلك، فأنت لست بالذكاء الذي ظننته |
Bunun nedeni, düşündüğün kadar akıllı olmadığını kabullenmen gerektiğidir. | Open Subtitles | إنّه لأنّك خائف من أنّك قد تضطر للإعتراف بأنّك لست بالذكاء الذي تعتقد نفسك به |
Düşündüğün kadar zeki değilmişsin, değil mi? | Open Subtitles | انت لست بالذكاء الذي تظنه، اليس كذلك؟ |
Düşündüğüm kadar zeki olsaydın, Terence Wei'ye bulaşmazdın. | Open Subtitles | لو كنت بالذكاء الذي تعتقدينه لما عبثتي مع (تيرينس وي) |
İşin aslı Rick, sandığın kadar zeki değilsin. | Open Subtitles | أترَ، يا (ريك), أنتَ لست بالذكاء الذي تظن نفسك. |
Sandığım kadar zeki değilmişim. | Open Subtitles | لست بالذكاء الذي ظننته |
- Belki de sandıkları kadar zeki değilsin. - Belki de. | Open Subtitles | -ربما لست بالذكاء الذي يظنونه |
Hayır, ben o kadar zeki değilim. | Open Subtitles | -أنا لست بالذكاء الذي تتوقعه، |
Saygısızlık etmek istemem fakat sandığın kadar akıllı değilsin. | Open Subtitles | مع فائق الإحترام أنت لست بالذكاء الذي تعتقده |
Ama gerektiği kadar akıllı değilsin. | Open Subtitles | لكنك لست بالذكاء الذي يجب عليك |