| gençlik ile ilgili özelliklerin seçilme olgusu neoteni olarak bilinir ve birçok evcil hayvanda görülebilir. | TED | هذه الظاهرة من اختيار الصفات المرتبطة بالشباب تعرف باسم نيوتني، ويمكن رؤيتها في عدد من الحيوانات الأليفة. |
| Bu şenlikli düzenbazlık karşılığında mı ebedî gençlik vadetti sana? | Open Subtitles | ومقابل هذه الخدعة الحافلة وعدكِ بالشباب الدائم؟ |
| Bize geri zekalı çocuklar gibi davranarak kendini Genç ve güçlü hissediyor. | Open Subtitles | أن هذا يشعرة بالشباب والقوة المطلقة . فى أن يعاملنا كأطفال أغبياء |
| Bize geri zekalı çocuklar gibi davranarak kendini Genç ve güçlü hissediyor. | Open Subtitles | أن هذا يشعرة بالشباب والقوة المطلقة . فى أن يعاملنا كأطفال أغبياء |
| Ve kendileri katılmaktan kaçındıkları bir savaşa, gençleri ölüme gönderen korkak insanlar. | Open Subtitles | وأولئك الجبناء الذين يدفعون بالشباب إلى حتفهم في معارِك هم أنفسهم قد يتجنبونها |
| Grubumuz son günlerde gençleri geri kazanmaya başladı. | Open Subtitles | مجموعتنا تفوز مره اخرى بالشباب يوم بعد يوم |
| Hadi ama kızlar erkekleri ararlar. | Open Subtitles | باللهي عليك ، الفتيات بأمكانهم الأتصال بالشباب |
| Şuna bir bakın. Bu Genç erkeklerle dolu ve eşim Bill'in olduğu bir oda. | TED | أنظروا لهذا. إنها غرفة مليئة بالشباب وزوجي بيل غيتس. |
| Sonsuza dek gençlik denen bu akademide kalacağım! | Open Subtitles | سأبقى دائماً في الأكاديمية المسميه بالشباب |
| Bu dünyada sonsuz gençlik diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد ما يُسمَّى بالشباب الأبدي. |
| Belki sonsuz gençlik takıntısı orada başlamıştır. | Open Subtitles | ربما هنا بدأ الهوس بالشباب الأبدي |
| Ve hala gençlik lütfuna sahipsin. | Open Subtitles | و ما زلت مبارك بالشباب. |
| Ve tüm araştırmalar, gençliğinden bir şeyi gördüğünde tekrar Genç hissettiklerini söylüyor. | Open Subtitles | وتظهر الدراسات أن التعرض للأشياء من شبابك يمكنها مساعدتك بالشباب مرة أخرى |
| ve ben seyahet ederken, umudunu yitirmiş Genç insanlarla tanışıp durdum. | TED | وبينما كنت مسافرة في مختلف المناطق، ظللت ألتقي بالشباب الذين ربما فقدوا الأمل. |
| Öndeki çıplak figür; vay be. Kadın Genç cinselliğinin muhteşem bir simgesi. | TED | واو، إنها تجسيد رائع للجنس المليئ بالشباب |
| Her zaman yapmak istediğim "tek şey öğretmek, dünya hakkında gençleri heyecanlandırmak ve onları ileride verecekleri" zor kararlara hazırlamakdı. | Open Subtitles | كان التدريس هو كل ما أردت ... أن أفعله ... الوقوف أمام غرفة مليئة بالشباب محاولاً إثارة حماسهم ... حيال العالم |
| Ben gençleri tercih ederim. | Open Subtitles | بالنسبة لي, الأمر يتعلق بالشباب. |
| Travis, istersen yardım ederim ama. Tehlikedeki gençleri iyi bilirim. | Open Subtitles | (ترافيس)، بوسعي المساعدة إن شئت، إنّي مُلم بالشباب المُعرّض في خطر. |
| Yerinde olsaydım, erkekleri daha az ve dönem sonu sınavını daha fazla düşünürdüm. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لما فكرت كثيراً بالشباب بل بالشرف وكيفية تجاوز الامتحان |
| Bazen, birinden ayrıldıktan sonra, belki bir gün beraber olabileceğim erkekleri düşünerek kendimi rahatlatırım. | Open Subtitles | بعض الأحيان بعد الإنفصال , أنا أود أن أكون أفضل حالاَ بالتفكير بالشباب الذين يمكن أن أرى نفسي معهم يوماَ ما |
| erkeklerle mi gitmemi tercih ederdin? | Open Subtitles | هل تفضل أن اذهب بسيارة مليئة بالشباب العازبين ؟ |