| Birisinin yanında kendimi rahat hissetmeye başladığımda eşyaları toplayıp, bir sonraki şehre gitme vaktiydi. | TED | في كل مرة أبدأ بالشعور بالارتياح لشخص ما، تكون تلك الفترة التي عليها أن نجمع حقائبنا لننتقل للمدينة التالية. |
| Bak Roz, kampanyayla ilgili kendimi biraz rahatsız hissetmeye başladım. | Open Subtitles | بدأت بالشعور بعدم الارتياح حول هذه الحملة |
| O bunu der demez... kendimi çok tuhaf hissetmeye başladım. | Open Subtitles | بمجرد قال ذلك بدأت بالشعور بالضحك كالجحيم |
| Ayrıca hayatımda ilk kez, her şeyin nihayet yoluna gireceğini hissediyorum. | Open Subtitles | وانا بدأت بالشعور للمرة الأولى أخيراً, أن كل شيء سيكون بخير |
| "çünkü çabucak enerji kazanmak ve iyi hissetmek için ona ihtiyacın var." | Open Subtitles | لاجل ان تحصل على طاقة بسرعة وتشعر بالشعور الجيد |
| Şimdi kendinizi sağlıklı, mutlu, çevreniz sevgi ile sarılmış hissetmeye başlayabilirsiniz, | Open Subtitles | يمكنك أن تبدأ الآن أن تشعر بالعافية يمكنك أن تبدأ بالشعور بالازدهار يمكنك أن تبدأ بشعور الحب الذي يحيط بك |
| Ben sayarken siz kendinizi yorgun hissetmeye başlayacaksınız. | Open Subtitles | وبينما انا اعد ستبدأون بالشعور بالتعب ببطئ |
| Senin yaşına gelen insanlar ölümü hissetmeye başlar. İşte bu. | Open Subtitles | والرجل الذي يكبر في العمر يبدأ بالشعور بقرب موته |
| Birden kendimi kötü hissetmeye başladım. | Open Subtitles | شبشبي ، وفجأة أبدأ بالشعور بالسوء من نفسي |
| El ve ayaklarında karıncalanmalar hissetmeye başlaman lazım. | Open Subtitles | يجب أن تبدأ بالشعور بدغدغة في نهايات أطرافك |
| Kısa bir süre sonra etkilerini hissetmeye başlayacaksınız. | Open Subtitles | سوف تأخذ بضع لحظات قبيل البدء بالشعور بالنتائج |
| Ama daha önce utanıyordum ve yine böyle saklanmamız gerekecekse yine öyle hissetmeye başlayacağım. | Open Subtitles | وأذا كان علينا أن نختبئ هكذا طوال الوقت سأبدأ بالشعور بتلك الطريقه مره أخرى |
| Burada sadece benim suçlu hissetmeye hakkım var. | Open Subtitles | أنا الوحيد المسموح له بالشعور بالذنب هنا |
| Böyle hissetmeye hakkın var. Gel buraya. Gel. | Open Subtitles | مسموح لك بالشعور هكذا لكن اسمعيني هذا لم ينتهي |
| Ama ona karşı kızgın hissetmeye başladığında onun yorgun olduğunu, fazla çalıştığını ve muhtemelen çatacak birini aradığını düşün. | Open Subtitles | تبدء بالشعور بالغضب منه تذكر انه مرهق ومجهد, وقد يكون محتاج لشخص للتنفيس عنه |
| Evet, senin hayatta kalacağını hissediyorum. | Open Subtitles | نعم ، اعتقد انها طريقتك بالشعور بأنك على قيد الحياة. |
| Bu güzel. Öfke. Demek ki hissetmek istiyorsun. | Open Subtitles | هذا جيد، إنّه الغضب، هذا يعني أنّك ترغبين بالشعور. |
| Pelerinin senin ölümüne yol açtığını anladığında, suçluluk duygusu tüm benliğini kapladı. | Open Subtitles | عندما أدركت أن العباءة قد صيرتك للموت قد كانت مغلوبة بالشعور بالذنب |
| Tam onun yardımcı kızı olduğumu düşünmeye başlıyordum | Open Subtitles | كنتُ قد بدأتُ بالفعل بالشعور بأنّي الفتاة التي يلجأ إليها |
| Hislerimle. | Open Subtitles | بالشعور. |
| Problemleri genelde bir şeyleri hissederek çözeriz. | TED | نحن عادةً ما نحل المشاكل بالشعور بالأشياء. |
| Bu mükemmel baba için muhtemelen gömmüş olduğun öfke ve incinmişlik duygusunu hissetmene izin versen? | Open Subtitles | لو سمحتِ فعلاً لنفسك بالشعور بالأذى والغضب الذي لربما دفنتِه لهذا الأب المثالي؟ |
| Ancak sağlıklı insanlara verildiğinde onların halihazırda tanıdıkları ve önemsedikleri insanlara karşı bağlı hissetme kabiliyetlerini etkiledi. | TED | ولكن عندما يُعطى لأشخاص أصحاء، فإنه في الواقع يتدخل مع قدرتهم بالشعور بالارتباط مع أشخاص يعرفونهم من قبل ويهتمون بهم. |