| Bir hamburger, 4 litre çikolatalı süt ve yetişkin beziyle. | Open Subtitles | و بجانبة جالون حليب بالشوكلاته و كعك محلى |
| Bir keresinde bir bölümü birkaç litre çikolatalı süt içip, altını bezleyerek 4 gün boyunca oynadı. | Open Subtitles | و بجانبة جالون حليب بالشوكلاته و كعك محلى |
| Sizler nasıl çikolatalı martini yapılır bilir misiniz? | Open Subtitles | أنت يا رجل , أتعرف صنع المارتيني بالشوكلاته ؟ |
| Hayır, çikolatalı martini, o da martini ama daha lezzetli olması için çikolata katılıyor. | Open Subtitles | لا , إنه المارتيني بالشوكلاته المارتيني لكنك تُضيف بعض الشوكولاته فيه للنكهة |
| Bir de bana sor. Ben de çikolatalısından sipariş vermiştim, ama vanilyalı vermişler. Bunu sürekli yapıyorlar. | Open Subtitles | لا تنزعج وانا ايضا طلبت بالشوكلاته واعطوني بالفانيلا |
| Saçını üç katlı çikolatalı kek gibi yapabilirim. | Open Subtitles | ليبدو مثل ثلاثة اقسام من الكعكة الإسفنجية بالشوكلاته |
| Ama çişini yapanlara verecek çikolatalı sos dolu paketi vardır daima. | Open Subtitles | ولكنهن يجعلن حقايبهن مليئة بالشوكلاته دائماً عندما نكون صغارًا |
| Oh, tatlım, senin sevdiğin çikolatalı keklerden yaptım. | Open Subtitles | عزيزي لدي (كعكة بالشوكلاته) التي تحبها هل ترغب بواحدة الآن |
| çikolatalı martini. | Open Subtitles | مارتيني بالشوكلاته |
| Şu anda çikolatalı kruvasan yiyorsun. | Open Subtitles | انك تأكلين كورسان بالشوكلاته |
| Sevgiler, Danny Chase." - çikolatalı trüf varmış. | Open Subtitles | اووه , كمأ بالشوكلاته - لقد كان بيدي - |
| Ben de çikolatalısından sipariş vermiştim. O ahmaklar da bana vanilyalı vermiş. Bunu sürekli yapıyorlar. | Open Subtitles | لا تنزعج وانا ايضا طلبت بالشوكلاته واعطوني بالفانيلا |