| ve sonraki beş yıl içinde, bu durum tam anlamıyla ben sağır olana kadar ilerledi. | TED | وخلال الخمس السنوات التالية، تطور الأمر حتى تم تصنيفي أنني مصابة بالصمم التام. |
| Hatta ben şanslıydım, bazı insanlar kör oluyor, sağır yada felç. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظا أيضا، بعض الناس أصيبوا بالصمم أو العمى أو بالشلل |
| Şoför benimle konuşmasın diye, sağır taklidi yaptım. | Open Subtitles | ولكي يتوقف السائق عن التحدث معي، تظاهرت بأنني أصاب بالصمم |
| Jürinin saygıdeğer hanımefendileri eğer duyduğum mutluluk dile gelse o otel kulakları sağır eden bir kükremeyle dolardı. | Open Subtitles | السادة المحلفين لو أن سعادتى تستطيع أن تتكلم لكانت جدران هذا الفندق قد أصبيت بالصمم من زئير سعادتى |
| Bu şekilde giderse sağır olmaktan korkmuyor musun? | Open Subtitles | هل أصبتي بالصمم أم ماذا؟ لقد كنت أرن الجرس لمدة طويلة آسفة |
| Bir dahaki sefere seni duyabileceğiz çünkü sağır olmadık. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه سيكون كاتم صوت لأننا سنكون قد أصبنا بالصمم |
| Bir daha sefere ne yaparsan yap bize göre susturucu olacak, çünkü sağır olduk! | Open Subtitles | أنا متأكد أنه سيكون كاتم صوت لأننا سنكون قد أصبنا بالصمم |
| Ambulansta bile insanlar konuşuyordu ve sanki sanki sağır olmuştum. | Open Subtitles | حتى بداخل سيارة الإسعاف الناس كانو يتحدثون و كنت أشعر.. أشعر كما لو أنني أصبتُ بالصمم |
| Düşüp kafamı çarpabilir ve sağır olabilirim. | Open Subtitles | حسنا، يمكن أن أسقط على مؤخرتي يصطدم رأسي وأُصاب بالصمم |
| Birşey anlattığımdan değil. Konuşmak için ağzımı her açtığımda sağır oluyor. | Open Subtitles | وكأننا نتناقش في شيء أصلاً فمنذ أن أفتح فمي لأقول شيئًا تصاب بالصمم تمامًا |
| Yani, o yaşta sağır olup ta bu kadar şeyin üstesinden gelebilmek... | Open Subtitles | اعنى، ان تصاب بالصمم فى هذا العمر و تتغلب على الكثير... .. |
| sağır birinin yanına sessizce gelmemek imkansız ama. | Open Subtitles | إنه فقط من المستحيل أن تتسلل على من هم مصابون بالصمم |
| Ama bütün arkadaşlarının anneleri iki hafta boyunca sağır olacaklar, aynı benim konsere gittiğim geçen seferki gibi. | Open Subtitles | و كل أمهات صديقاتك سيصبن بالصمم لأسبوعين كما كنت في أخر مرة ذهبت بها الى حفل |
| Yani su altında ateşlenen silah sağır edici olurdu. | Open Subtitles | لذا إطلاق نار من مسدس تحت الماء سيصيب بالصمم. |
| Kapat şunu. Bizi sağır edeceksin. | Open Subtitles | لا تشغله بعد الآن، وإلا ستصيبنا بالصمم |
| Niye bir kulağım sağır? | Open Subtitles | ذلك سبب إصابتي بالصمم في تلك الأذن. |
| Ve de sağır olduğunu. | Open Subtitles | وايضا مصاب بالصمم فى اذنه اليسرى |
| Hasta dört yaşında sağır olmuş. | Open Subtitles | لقد أصيب بالصمم وهو في الرابعة |
| Çana vurduğumuzda, sağır ediciydi. | Open Subtitles | عندما دققنا الجرس، لقد ... لقد كانت تصيب الأذن بالصمم. |
| Ameliyat Samir'in o etkilenen kulağını sağır edebilir. | Open Subtitles | فالجراحة في حد ذاتها يمكن أن تصيب "سمير" بالصمم في الأذن المصابة |