| O çılgın füze iki bulmaca daha yazdı. | Open Subtitles | هذا مجنون بالصواريخ وكتبت اثنين من أكثر الألغاز قبل أن انفجرت. |
| Ülkemize karşı bir düşman füze saldırısı başlatılmış durumda. | Open Subtitles | هجوم العدو بالصواريخ قد بدأ على هذه البلد |
| -Şu roket kıçlılar etrafta görünüyor mu? -Hayır. | Open Subtitles | ترى أي هذه تقصف بالصواريخ الأعقاب في مكان قريب؟ |
| Kimse Türkiye'deki füzelerle ilgili anlaşmayı bilmiyordu. | Open Subtitles | فلم يكن أحد يعلم بالإتفاق الخاص بالصواريخ في تركيا |
| roketlerle ilgili birşey olduğuna emindim, olmazsa manualde adı geçmezdi. | TED | أنا متأكد أن له علاقة بالصواريخ وإلا فلن يذكر في الدليل. |
| Helikopter var mı? Keskin nişancılı, roketli? | Open Subtitles | لديك مروحيات مع قناصه بالصواريخ |
| Onlar füzelerin kontrolcüsü olmalı! | Open Subtitles | لابُد أن هذه هي أجهزة التحكم عن بُعد بالصواريخ |
| 9 füze denizaltımız denizde, gerisi de sortiye hazırlanıyor. | Open Subtitles | تسع غواصات محملة بالصواريخ في عرض البحر والبقية تنتظر الأوامر |
| Son füze saldırımızdan kurtulacak kadar güçlü. | Open Subtitles | واستطاع أن يصمد أمام هجومنا الأخير بالصواريخ |
| Bu acinasi pisligin karsisina çikip havadayken nasil füze atilir göstermek için can atiyordum. | Open Subtitles | أنا أتوق كي أنال من هذا الحقير البائس و أحشره بالصواريخ الجوية و أحرق قاعدته الخلفية |
| Kuzey Kore nükleer füze programına para sağlamak için uyuşturucu, insan kaçakçılığı, cinayet ve akla gelebilecek her şeyi yapıyorlar. | Open Subtitles | من خلال المخرات،وتجارة البشر،والقتل وأي شيء يوّلد عملة صعبة لبرنامج كوريا الشمالية الخاص بالصواريخ النووية |
| Kuzey Kore nükleer füze programına para sağlamak için her şeyi yapıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يفعلون أي شيء يّولد عملة صعبة لبرنامج كوريا الشمالية الخاص بالصواريخ النووية |
| Filistinlilerde roket saldirilari yapiyor Israil sinir kasabalarina. | Open Subtitles | الفلسطينيون يقصفون المُدن الحدوديّة الإسرائيلية بالصواريخ |
| Anneannem hayalet bir lokomotifin onun çiftliğinden nasıl roket gibi hızla geçtiğine dair hikayeler anlatırdı, ama şimdi ... | Open Subtitles | سَمعَ كُلّ شخصُ قصصَ الأشباح. جدتي كَانتْ تُسرّعُ الغزولَ حول قاطرة طيفية... الذي يَقْصفُ بالصواريخ ماضي المزرعةَ حيث كَبرتْ. |
| Bize 3 tane roket isabet ettiğinde dağlardaydık. | Open Subtitles | كنا في الجبال عندما تم قصفنا بالصواريخ |
| Bu denizaltı nükleer füzelerle dolu Zhukov. | Open Subtitles | هذه الغواصة مليئة بالصواريخ النووية، زوكوف |
| O İHA, hâlâ füzelerle dolu ve seyir halinde olan beş tane daha İHA var. | Open Subtitles | مازالت تلك الطائرة الآلية مُحمّلة بالصواريخ وهناك خمس طائرات آخرى في الطريق. |
| Sovyetler'in buna muktedir oluşu ve bunun da Birleşik Devletleri füzelerle vurmak manasına geldiği insanlarımızda sarsıntıya yol açmış bu düşünce neredeyse kısmi panik yaratmıştı. | Open Subtitles | تسبب ذلك في صدمة قوية لشعبنا وكانت الغالبية العظمى من الذعر تنبع من حقيقة أن نجاح السوفيات في ذلك قد يمكنهم من قصف الولايات المتحدة بالصواريخ |
| Bir adet Tip 21 Frigate ile HMS Ardent bomba ve roketlerle vuruldu. Söyle, Sayın Dışişleri Bakanı. | Open Subtitles | نوع 21 جريبيل, إتش.إم.إس. أتوماتن أصيبت بالصواريخ و القنابل |
| Biz yolcu gemileriyle, onlar ise roketlerle yolculuk ediyor. | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}لقد سافرنا على باخرة عابرة للمحيطات وهم على سفن بالصواريخ |
| Kimsenin roketli helikopteri yok. | Open Subtitles | لا احد لديه مروحيات بالصواريخ |
| Onlara füzelerin kılavuz sistemini verin Sekreter. | Open Subtitles | اعطهم قدرة التوجيه والتحكم بالصواريخ ، سيدي الوزير |
| Füzeleri elde tutmak Kuşak'ın sonunu getirecek savaş sebebidir. | Open Subtitles | الاحتفاظ... الاحتفاظ... الاحتفاظ بالصواريخ |