| Doğrudan doğruya Roma'nın üzerine yürüyüp... bu savaşı mümkün olan tek şekilde bitirmekten başka çaremiz yok: | Open Subtitles | ليس لدينا إختيار سوى الهجوم على روما نفسها و ننهي هذه الحرب بالطريقة الوحيدة التي يمكن أن تنتهي بها |
| Bir olaya girdim ve bildiğim tek şekilde tepki verdim. | Open Subtitles | لقد وضعت بموقف حيث تصرفت بالطريقة الوحيدة التي أعرفها |
| Yaptıklarımın cezasını çekmekte her zaman kötü oldum, o yüzden bildiğim tek şekilde başa çıktım ben de. | Open Subtitles | كنت فظيعًا دومًا في مواجهة الموسيقى فتعاملت معها بالطريقة الوحيدة التي أعرفها |
| Bu yüzden bildiği tek yöntemle karşılık verdi. | Open Subtitles | لذا فقد ردت بالطريقة الوحيدة التي تعرفها |
| Bence sen bildiğin tek yöntemle hayatını kurtardın. | Open Subtitles | أظنّ أنّك أنقذتِ نفسك بالطريقة الوحيدة التي تعرفين |
| Vikingler buna, anladıkları tek yöntemle yanıt verdiler. | Open Subtitles | (كانت ردة فعل (الفايكنغ بالطريقة الوحيدة التي بدت معقولة بالنسبة لهم |
| Onları yapabildiğimiz tek şeyle dize getirdik. | Open Subtitles | جعلناهم يركعون فقط بالطريقة الوحيدة التي نستطيعها! |
| - Yapabileceğim tek şekilde özür dileyeceğim ondan... | Open Subtitles | ... أنا ذاهبة للاعتذار لها بالطريقة الوحيدة التي استطيعها |
| Yapabileceğim tek şekilde. | Open Subtitles | بالطريقة الوحيدة التي اسطيع |
| Konuşmayı bildiği tek yöntemle. | Open Subtitles | بالطريقة الوحيدة التي يعرفها |
| Yeteneğimi kazandığımda, yolumu bildiğim tek şeyle, kılıçla buldum. | Open Subtitles | إستحققت طريقة عندما قلتٌ قادراً ...بالطريقة الوحيدة التي اعرفها بالسيف |