| MG, kas yorgunluğuna solunum sorunlarına ve yutkunma problemlerine neden olur. | Open Subtitles | و الذي يسبب الإرهاق بالعضلات و أزمات بالتنفس و صعوبة بالبلع |
| Hipotezlerimin bazıları şöyle: Çizgili kas dokusunu baktığımızda, dokunun içine giren bir çok kan damarı olduğunu görüyoruz. | TED | بعضٌ من فرضيّاتي هي انّك عند التفكير بالعضلات الهيكليه، هناك الكثير من الاوعيه الدمويه الى هذه العضلات. |
| kas kontrolü çok ama çok önemli biliyorsunuz hepimizin refleksleri vardır. | TED | والتحكم بالعضلات هو امرٌ مهم جداً ايضاً اذ يتم السيطرة على الارتدادات العضلية |
| Büyük, yakışıklı ve kaslı kollara. | Open Subtitles | أولائك الأذرع الكبيرة, الجميلة والمليئة بالعضلات |
| Ve iç organlara yayılır, son olarak da kaslara. | Open Subtitles | ثم ينشر أسفل بالأعضاء الداخلية وأخيرا يستقر بالعضلات |
| Projeye katılmasını ne kadar istese de sinirler kaslarla iletişim kuramıyor. | Open Subtitles | وعلى الرغم من رغبته الجمة بإلحاقه تلك الأعصاب ليست متصله بالعضلات |
| Arkadaşlar. Vurmak kas ile ilgili değildir. Basit fizik kuralıdır. | Open Subtitles | رفاق، التسديد لا يتعلق بالعضلات وإنما فيزياء بحتة. |
| Arkadaşlar. Vurmak kas ile ilgili değildir. Basit fizik kuralıdır. | Open Subtitles | رفاق، التسديد لا يتعلق بالعضلات وإنما فيزياء بحتة. |
| Hala neden şikayet ediyorsun, kas torbası? | Open Subtitles | على ماذا تتذمّر ايها الرجل الممتلئ بالعضلات ؟ |
| Yaralar da bitkinlik ve kas ağrısı belirtileriyle birlikte kaybolacak. | Open Subtitles | ستختفي الدمامل و كذلك الإرهاق و الألم بالعضلات |
| Böbreklerin iflası da kızarıklığa, ateşe ve kas ağrısına sebep olabilir. | Open Subtitles | الفشل الكلوي يسبب الطفح الجلدي، الحمى و الألم بالعضلات |
| Kızarıklığı ve kas ağrısını açıklar ama nöbetleri ve kanamayı açıklamaz. | Open Subtitles | تفسر الطفح الجلدي و الألم بالعضلات لكن لا تفسر النزيف أو النوبات |
| Kuduz, kas kasılmalarına, kırıklığa, endişeye ve uyanık kalmaya yol açabilir. | Open Subtitles | قد يسبب السعار تشنج بالعضلات توعك، توتر و أرق |
| Yapısal olarak bir anormallik yok. Geçen sefer de söylediğim gibi kas yapısında ve bağ dokusunda sorun olabilir. | Open Subtitles | المشكلة ليست بنيوية , بل متعلقة بالعضلات و الأربطة , لن نتكلم عن هذه النقطة مرة أخرى |
| kas bozulmasına dair bir belirti yok. Her zamanki gibi formundasın. | Open Subtitles | ، لا يوجد أثر لأي ضمور بالعضلات أنت في حالة رائعة من اللياقة ، كالمعتاد |
| Birkaç gün sonra kas parçalarıyla çevrili bir iskelet, koridorda dikiliyor kısa süre sonra, haykırarak ortadan kayboluyor. | Open Subtitles | ..بعد أيام قليلة ..هيكل عظمي مغطى جزئياً بالعضلات يقف بالرواق ويصرخ للحظة قبل أن يتلاشى |
| Kulüpte içerken Doug şirin, kaslı bir kadınla konuşuyordu. | Open Subtitles | كنا نشرب في حانة عندما استدار دوج للحديث مع سيدة لطيفة جدا مليئة بالعضلات |
| Hiç bilmediğimiz bir yerde aracımız bozulursa Nebraska'nın sana verdiği taşralı kabiliyetlerin ve kaslı ellerinle vahşi doğada yaşama şansımızı arttıracağını söyledi. | Open Subtitles | بمنتصف المجهول, مهاراتكِ الـ"نبراسكية" البدويّة ويديك المفتولة بالعضلات ستعطينا الفرصة الأفضل للنجاة في البراري |
| Şimdi ise, dünyanın en şekilli ve şişkin kaslı vücutlarının ülkesi. | Open Subtitles | "أصبحت الآن البلد الأكثر ازدحاماً بالعضلات." |
| Ne kadar çok katman olursa, akson zincirleri etrafındaki yalıtım da o kadar güçlü olur ve beyni kaslara bağlayan bilgi için bir tür otoban oluşturur. | TED | إن وجود طبقات كثيرة، يعني عزل كبير لجميع أنحاء سلاسل المحور، وبالتالي تشكيل ما يشبه الطريق السريع لتتحرك فيه المعلومات التي تربط الدماغ بالعضلات. |
| Hem kaslarla ne alıp veremediğin var? | Open Subtitles | ليس لها شأن بالعضلات علي اي حال |
| Bu durum adale zayıflığını da aşıyor. | Open Subtitles | هذا أكبر من مجرد وهن بالعضلات |