| Bir küratör olarak gurur duydum, bir şeyleri azıcık değiştirmiştim. | TED | وكأمين لذلك المتحف، شعرت بالفخر. شعرت أني قمت ببعض التغيير | 
| Ama o olmadı. O seni güçlü kıldı. O kötülükten gurur duymanı sağladı. | Open Subtitles | لكنه لم يفعل هذا، لقد جعلكِ أقوى جعلكِ تشعرين بالفخر حيال هذه الظلمة | 
| Ve şu an benim kızım olmaktan gurur duymasan da | Open Subtitles | ..وحتى لو أنكِ الآن لا تشعرين بالفخر ..من كونكِ ابنتي | 
| Ama onur duyduğumu ve kendimi şanslı hissettiğimi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | كنت أريد القول بأنني أشعر بالفخر والامتياز أنني لعبت الدور | 
| Adam gururla bir kule yaptı ve bu cennete kadar ulaşıyordu. | Open Subtitles | الإنسان المتحدث باللسان كامل بالفخر بنى برجاً لكي يصعد إلى الجنة | 
| Higgs anons edildiğinde biraz gurur duydum açıkçası ama insanlık için gurur duydum. | Open Subtitles | ـ كان لدي شعورا بالفخر عندما تم إعلان الهيجز ولكني شعرت بالفخر للبشرية | 
| Ve bu gece bu ödülü, çok gurur duyduğum kızlarıma adamak istiyorum. | Open Subtitles | ولهذا الليلة أود أن أهدي هذه الجائزة لبناتي اللواتي أشعراني بالفخر الشديد | 
| O ise gurur duymak yerine kendine bağlı olmamızı seçti. | Open Subtitles | ولكنه فضل ان يشعر بانه مطلوب على ان يشعر بالفخر | 
| Hiç fikrim yok, ama para istemedi, o yüzden daha fazla gurur duyamazdım. | Open Subtitles | لا أدري، لكنها لم تطلب المال لهذا لن أشعر بالفخر أكثر من ذلك | 
| Bunu ilk duyduğumda, kendimle gerçekten gurur duydum. Şöyle düşündüm, araştırmamın yarattığı etkiye bakın. | TED | وعندما عرفت ذلك لأول مرة، شعرت بالفخر بنفسي إلى حد ما. فقد فكرت : أنظر إلى حجم التأثير الذي صنعته أبحاثي. | 
| Preston Reed: Oldukça heyecan verici ve gerçekten gurur duyuyorum, onur duyuyorum. | TED | ريد بريستون: إنه أمر مذهل، وأشعر بالفخر والأعتزاز حقاً. | 
| Bir çeyrekte olabildiğince az karar vermekle gurur duyuyorum. | TED | أشعر بالفخر بنفسي لاستطاعتي على اتخاذ أقل قرارات ممكنة في أقصر وقت. | 
| Bu işin bir parçası olmaktan gurur duydum ve bu yasayı değiştirdi ve milyonlarca doları yerel topluluklara aktardı. | TED | شعرت بالفخر لكوني جزء من ذالك لقد غير ايضا القوانين و قام بضخ ملاين الدولارات الى المجتمحات المحلية | 
| Ben burada bulunurken, -burada bulunmaktan çok gurur duyuyorum, Mhaswad'tan Vancouver'a. | TED | وأنا أقف هنا، أشعرُ بالفخر وأنا أقف هنا. من مدينة مهسواد في الهند إلى مدينة فانكوفر في كندا. | 
| diye düşündüm. Sizinle paylaşmaktan gurur duyuyorum: 5 ay önce, hamile olduğumu öğrendim. | TED | أشعر بالفخر أن أخبركم قيل خمسة شهور خلت، تم اخباري بأني حامل | 
| Arjantin ile gurur duyuyorum çünkü bugün Arjantin bir eşitlik sembolüdür. | TED | أشعر بالفخر تجاه الأرجنتين لأنها تعتبر اليوم نموذجا للمساواة. | 
| Seni iki gece üst üste dışarı çıkarabilmek büyük onur. | Open Subtitles | أنا أشعر بالفخر لاستطاعتي أن أكون معكِ في ليلتين متتاليتين | 
| Bu gerçekleştiğinde, ona sıkıca tutundum, onun için savaştım ve gururla söyleyebilirim ki bugün işimin başında bir sanatçıyım. | TED | وعندما حدث هذا لي، تمسكت به بقوة، دافعت عليه وأشعر بالفخر عندما أقول اليوم أنني فنانة. | 
| Daima farklı olmanın gururunu taşıyacağına söz ver bana. | Open Subtitles | أوعدني , بأنك دائماً ستشعر بالفخر وبأنك مختلف | 
| Bence sizler ve ben şefkatin milyonların acısını durdurmak için gerekli olan güce sahip olduğunu görerek kendimizi Gururlu ve cesaretli hissedebiliriz. | TED | وأظن أنه أنا وأنت، بصراحة، يمكننا الشعور بالفخر ونتشجع لرؤية كيف امتلك التعاطف القوة لينجح في إيقاف معاناة الملايين. | 
| Ve böyle iki iyi, onurlu centilmenin Cenova'da çalışmasından gurur duyardım. | Open Subtitles | لا يسيرون وفق القانون كنت سأشعر بالفخر لو لدي إثنان من رجال الشرطة المخلصين | 
| Kendini ayrıcalıklı hissetmelisin, Jack. Hiç kimse, hatta NID bile burayı bilmiyor. | Open Subtitles | يجب أن تشعر بالفخر يا كولونيل أونيل فحتى الإن أى دى أنفسهم لا يعرفون هذا المكان | 
| -Acayip gururlandım şimdi. | Open Subtitles | أنا لا أَعرف متى شعرت بالفخر جداً | 
| Sen de benim kadar gururlanmak... nasıl bir şey anlayacaksın. | Open Subtitles | وستعرف ذلك الإحساس عندما... تشعر بالفخر مثلي | 
| Onun mentollü göğsünden Anka kuşu gibi yükseldim ve Armanilere bürünerek, her bakımdan süper bir biçimde dünyaya uzun adımlarla ilerledim. | Open Subtitles | نموت كطائر حميمي مفعم بالجمال وحلقت في العالم مكسو بالفخر | 
| - Yardım şölenimiz. Hanımlar kendilerini gururlandırıyor bu gece. | Open Subtitles | انه حفلنا الخيرى, النساء يشعرن بالفخر الليلة |