| - İşimi yapmaya çalışıyorum. - İki işte daha çalışarak mı? | Open Subtitles | فقط احاول القيام بعملي , سكوت بالقيام بأكثر من وظيفتين ؟ |
| Sayın Yargıç, görülüyor ki, çok bilmiş savcımız araştırma yapmaya tenezzül bile etmemişler. | Open Subtitles | حضرة القاضي يبدو أن المدَّعي العام المثقَّف لم يكلِّف نفسه بالقيام بأي بحث |
| Hiç bir şey yapmak veya hiç bir yere gitmek istemiyor. | Open Subtitles | كما انها لا ترغب بالقيام باي شيء ولا الذهاب لاي مكان |
| Yani, sadece kendi başınıza yapmak bu ki onlar, ha? | Open Subtitles | اذاً , انتم ستقومون فقط بالقيام بذلك على مسئوليتكم ؟ |
| Eğlenceli olan hiçbir şey yapmama asla izin vermez. | Open Subtitles | لا يسمح لي أبداً بالقيام بأي شيء به مرح. |
| Başkasının yapmasına izin veremezsin, ... yoksa ağabeyin zarar görür. | Open Subtitles | لا يمكنك السماح للغير بالقيام بذلك وإلا سيتأذى أخيك |
| Çünkü böyle yaparak onun gücünü alıyorum ve kırılganlığımın teşhiri de bazı durumlarda diğer erkeklere aynısını yapma yolunu açabilir. | TED | لأن القيام بذلك أسلبُ بعيدا قوتها، ويظهرُ ضعفي ويمكن في بعض الحالات أن يعطي الرجال الآخرين الإذن بالقيام بنفس الشيء. |
| Ama o zaman sürecinde polislik yapmana izin veremem. | Open Subtitles | لكن في الوقت نفسه لن أسمح لكما بالقيام بعمل الشرطة |
| Yeni teknoloji interaktif erotik yazılımlarda çok yeni ve heyecan verici şeyler yapmamıza izin veriyor. | Open Subtitles | التكنولوجيا الجديدة تسمح لنا بالقيام بأشياء مثيرة جداً باستخدام برامج الرذيلة التفاعليـّة |
| Sayın Yargıç, görülüyor ki, çok bilmiş savcımız araştırma yapmaya tenezzül bile etmemişler. | Open Subtitles | حضرة القاضي يبدو أن المدَّعي العام المثقَّف لم يكلِّف نفسه بالقيام بأي بحث |
| bunu yapmaya başlasaydı, tüm istihbarat sistemini tepeden tırnağa yeniden tasarlamak zorunda kalırdık. | TED | بالقيام بما أفعله سيتوجب علينا إعادة تصميم نظام المخابرات بأكمله من الألف إلى الياء. |
| O zaman aynı şeyi yapmaya başladık. | TED | ثم، أعتقد بأننا قد بدأنا بالقيام بنفس الشيء. |
| "yapmak istediğini yap!" demeye başladığın gün... - Seni seviyorum. | Open Subtitles | اليوم الذي تبدأ فيه بإخبارهم بالإستمرار بالقيام بما يقومون به |
| Aşk üçgeninden uzaklaşmak için mi yana yakıla benimle bu işi yapmak istedin? | Open Subtitles | أولهذا رغبت جداً بالقيام بهذا معي؟ لكي تتجنبي أحبائك بمثلث الحب خاصتكم ذاك؟ |
| Her neye ihtiyacın varsa onu yapmak için bütün hayatımı sana adadım. | Open Subtitles | لقد وظفت حياتي كلها لك، بالقيام بأي شيء احتجت مني القيام به |
| Valinin bana verdiği görevi yapmama izin verileceğini umuyordum. | Open Subtitles | أتوقع السماح لي بالقيام بالمهمة المخصصة إلىّ من قِبل المحافظ |
| Neler oluyor? Barney yukarı çıkıp Marshall'ın yapmasına bile izin vermeyeceğim şeyleri yapmak ister misin bana? | Open Subtitles | هيه ، بارني ، هل تريد الصعود الى الاعلي والقيام ببعض الاشياء ، التي لن اسمح لـمارشال بالقيام بها؟ |
| Bunu yaparak, orjinal detayı kaybetmiyorum. Aslında, geçmişi kayıt bile ediyor olabilirim. | TED | بالقيام بذلك، لا أفقد البيانات الأصلية. في الواقع، قد أسجل التاريخ |
| Bunu yapmana izin verdiğin de babanın kafasını yediğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن والدك لم يكن في عقله عندما سمح لك بالقيام بذلك |
| Yeni teknoloji etkileşimli erotik yazılımlar da çok yeni ve heyecan verici şeyler yapmamıza izin veriyor. | Open Subtitles | التكنولوجيا الجديدة تسمح لنا بالقيام بأشياء مثيرة جداً باستخدام برامج الرذيلة التفاعليـّة |
| Beni, buna yapmam için kandırdığına inanamıyorum. Bu bursu asla alamayacağım. | Open Subtitles | لا أصدق أنك أقنعتني بالقيام بهذا لن أحصل على تلك المنحة |
| Deney yaparken, tıpkı sahenede yapmak gibi her zaman size sağlanmış, doğrular üzerinden hareket edersiniz. | TED | لكنك دائما تشتغل انطلاقا من الحقائق التي وفرتها لنفسك بالقيام بالتجارب: الأمور التي قد تقوم بها على الخشبة. |
| Beni eve götüren polisten test yapmasını istedim. | Open Subtitles | انا طلبت من الشرطى الذى وصلنى الى البيت بالقيام بذلك |
| yapmaktan hiç de hoşlanmadığım şeyleri de yaptılar ve tamamen farklı amaçları vardı. | TED | و قاموا بكل الأشياء التي لم أكن مهتماَ بالقيام بها، و لكن كانوا يملكون أهدافاَ مختلفة تماماَ. |
| Mağazanın bize o tarz bir deneme için izin vereceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّ أنّ المتجر سيسمح لنا بالقيام بذلك النّوع من الاختبارات |