| Belki bir gün, güneş sistemimizdeki başka gezegenlerin mineral zenginliğinden faydalanmak için yapılan altın hücumlarını göreceğiz. | TED | ربما يوماً ما، سنرى الذهب يندفع ليضرب الثروة المعدنية الخاصة بالكواكب الأخرى في مجموعتنا الشمسية. |
| İttifak gezegenlerin bütün onurlu üyeleri için şerefli bir gün. | Open Subtitles | هذا يوم مجيد لكل الأعضاء الفخورين بالكواكب المتحالفه |
| Eğer doğa, zor koşullar altında bu gezegenleri oluşturabiliyorsa o zaman evrenin gezegenlerle dolu olma olasılığı çok yüksektir. | Open Subtitles | إذا كان تكوّن الكواكب أمرًا سهلاً في الكون حتى في الظروف الصعبة فالاحتمالات إذن كبيرة جدًا بأن الكون مليء بالكواكب |
| Ve şunu onayla, bu gezegenlerle ilgili... ..burçlarla ilgili değil, değil mi? | Open Subtitles | وفقط للتأكيد.. إنه المُتعلق بالكواكب وليس الأبراج، صحيح؟ |
| - En başından beri bu diğer gezegenleri çevirmeye çalışmalıydık. | Open Subtitles | كان ينبغي علينا ان نقوم بالاتصال بالكواكب الاخري من البداية |
| Geçmişimize baktığımızda diğer gezegen yörüngelerinin Güneş sistemindeki yörüngeler gibi olduğunu hayal etmiştik. | Open Subtitles | لقد تصورنا أن هذه الكواكب ستبدو شبيهة تمامًا بالكواكب التي تدور حول شمسنا |
| Prometheus rotasındaki geçitli gezegenlerin listesini çıkardım. | Open Subtitles | كتبت قائمة بالكواكب التى لديها ستارجيت فى محيط طريق البروميثيوس |
| Siz gezegenlerin tarafında olabilirsiniz. | Open Subtitles | الأقمار لي، بوسعك الاحتفاظ بالكواكب |
| Bir Evrende, büyük bir Evrende ve buzdan gezegenlerin, uzay gemilerinin olduğu ve Urp gibi farklı canlıların yaşadığı bir Evren. | Open Subtitles | نحن نعيش في الكون ...الكون الكبير جداً وهو مليء بالكواكب الجليدية وسفن الفضاء وعوالم بها مخلوقات أخرى (مثل (أورب |
| Dönüşleri yok edilen gezegenlerle mi ilgili? | Open Subtitles | هل يمكن لعودتهم أن يكون لها علاقة بالكواكب المدمرة ؟ |
| Son seneler içinde birçok şey oldu. gezegenlerle başlayalım. | TED | حدث الكثير في السنوات القليلة الأخيرة . ودعونا نبدأ بالكواكب . |
| Kepler gezegenlerle dolu bir evrene gözümüzü açtı. | Open Subtitles | قام "كيبلر" بفتح أعيننا على كونٍ مليء بالكواكب |
| Evren gezegenlerle dolu. | TED | الكون يزخر بالكواكب. |
| Bazıları da gezegenlerle çarpışabilir. | Open Subtitles | وبعضًا منهم قد يصطدم بالكواكب |
| Tabii ki gezegenleri umursuyorum, binaları da ve gezegendeki bütün hayvanları da. | Open Subtitles | بطبيعة الحال، أنا أهتم بالكواكب والمباني... وجميع الحيوانات على الكواكب. |
| Ve Dünya benzeri gezegenleri önemsiyoruz çünkü kimyasal bir sistem olan hayatın, ortaya çıkıp, gelişmek ve ayakta kalabilmek için küçük bir gezegen, su, kaya ve karmaşık kimyasal süreçlere ihtiyaç duyduğunu biliyoruz. | TED | ونحن مهتمون بالكواكب الشبيهة بالأرض لأننا من الآن أدركنا بأن الحياة كنظام كيميائي يحتاج إلى كوكب أصغر يحتوي على ماء وصخور والكثير من الكيمياء المعقدة للإنشاء والتكوين ، للظهور ، للبقاء على قيد الحياة . |