| Kendi kanından biri yerine, dükkanda çalışan adama mı güveniyorsun? | Open Subtitles | وثقتِ بالشاب الذي بالمتجر على من هي من لحمكِ ودمكِ؟ |
| Tüm gün ve gecenin yarısında, dükkanda orada öylece oturuyor, birinin gelmesini bekliyor. | Open Subtitles | انه بالمتجر طوال اليوم منتصف الليل انه يجلس هناك منتظراً ان يأتي شخص |
| Şimdi Dükkandaki adamın, silahı olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | الآن أنتِ تعرفين بأن الشخص بالمتجر لا يحمل مسدساً |
| Özür dilerim, Sam. dükkânda işim iki dakikada biter sanmıştım. | Open Subtitles | أنا أسفة يا سام ظننت أنى سأمكث بالمتجر لبرهة |
| Beni markette görünce kaçmanın asıl sebebi de o. | Open Subtitles | هذا هو السبب الحقيقيّ لهربك عندما رأيتني بالمتجر |
| Sonunda Mağazadaki kontrolümüzü kaybettik, değil mi? | Open Subtitles | نحن أخيراً فقدنا التحكم بالمتجر أليس كذلك ؟ |
| Mağazada yaşadığın sorunlara üzüldüm ama bu hiçbir şeyi değiştirmeyecek. | Open Subtitles | آسف لأن لديك مشاكل بالمتجر لكن هذا لا يشكل فارقاً. |
| Alan, senin dükkanda olman gerekiyor. | Open Subtitles | ألان المفروض أن تكون بالمتجر. ماذا تفعل هنا؟ |
| dükkanda beni gördüğünde kaçmanın asıl sebebi buydu. | Open Subtitles | هذا هو السبب الحقيقيّ لهربك عندما رأيتني بالمتجر |
| Kadın polise bildirdiği anda, polisler güvenlik kayıtlarına bakıp, sizin dükkanda, karınızın öldürüldüğü yerden sadece 3 blok ötede olduğunuzu göreceklerdi, ve bunu göze alamazdınız. | Open Subtitles | بمجرد أن تبلغ بذلك الشرطة كانت ستلقي نظرة على شريط الامن وكانت ستراك بالمتجر ثلاثة بلوكات بعيداً |
| dükkanda çalışan adam, dinazorların çok 90'sı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الشاب الذي بالمتجر قال أن موضة الديناصورات انقرضت منذ التسعينات |
| Dükkandaki herkes dışarı atıldığımı görür. | Open Subtitles | جميع من بالمتجر سيشاهدوني عندما اطرد خارجاً |
| Dükkandaki adam sorun olmadığını söyledi, ama hatalı olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | الرجل الذي بالمتجر قال ان ذلك لن يؤثر لكني عرفت انه مخطيء |
| dükkânda olmaması gerekiyordu. Her şey ters gitti. | Open Subtitles | لم يكن من المفترض أن تكون هي بالمتجر كل شيء حدث بطريقة خاطئة |
| Çünkü dükkânda, vezne makinesiyle bir tartışmaya girdim. | Open Subtitles | لأنه كان علي التشاجر في صف بالمتجر مع بطاقة الصراف الآلي |
| Ama hatırlatayım, o sadece bir film ve bu markette uçan maymunlar yok. | Open Subtitles | لكنّه كان مجرّد فيلم، ولا توجد قرود طائرة بالمتجر. |
| Bilmenizi isterim ki ilerleyen yaşıma rağmen hala Mağazadaki görevime tamamen bağlıyım. | Open Subtitles | أريدك أن تعرف أنه بالرغم من سنواتي المتقدمة مازلت ملتزم كلياً بدوري هنا بالمتجر. |
| Bugün Mağazada aldığım bu pembe şifon elbise için minnettarım. | Open Subtitles | أقدم الشكر على فستان الشفون الوردي الذي حصلت عليه بالمتجر. |
| mağaza çekiliş ödülü olayı için, ona dava aç. | Open Subtitles | قاضه بما يتعلق بالحدث الخاص بالمتجر الشامل |
| Ve sana tüm satacağım biraz balonlu sakız bir şeyler, yanlış dükkana geldin. | Open Subtitles | كل ما سابيعه لك هو الحافظ البلاستيكي اي شيء اخر انت بالمتجر الخطأ |
| yarın falan gelseniz Lotonun alındığı mağazanın kamera görüntülerini inceledim | Open Subtitles | راجعت أشرطه المراقبه بالمتجر حيث إِشتريت تذكرتك |
| Bu yüzden, bu akşam Markete gideceğim ve bize lezzetli, dengeli bir akşam yemeği yapacağım, ve sen kuru temizlemeyi alacaksın, sonra da çamaşırları halledeceksin. | Open Subtitles | لذا , الليلة سأمر بالمتجر وسأحضر لنا عشاءا شهيا متوازنا |
| dükkâna gelerek ne yapmak istiyorsun? | Open Subtitles | ما الذي أتاكِ حتى تضايقينني بالمتجر في منتصف اليوم |
| Onu aramalıyım. Acil bir durum herhalde, dükkanla ilgili olmalı. | Open Subtitles | يجب أن أكلمها، يبدو شيئاً ضرورياً ربما شيء له علاقة بالمتجر. |
| Mağazayla hiç ilgilenmiyor, değil mi? | Open Subtitles | إنه غير مهتم بالمتجر |
| Evet. Eğer Dükkândan kastın satış yeriyse, evet. Bu yeni model 335. | Open Subtitles | أجل , أجل , إذا كنت تعني بالمتجر صالة العرض , إذاً , أجل , إنها جديدة |
| dükkan sahibi de size soğan, aspirin ya da ciklet gibi şeyler vermeye çalışır... çünkü bozuğu yoktur. | TED | يعطونك بالمتجر أشياء كـ بصلة أو أسبيرين، أو قطعة علكة، بسبب أن ليس لديهم فكة. |