| Sandığı görüp görebileceğin en şık kıyafetlerle doluymuş. | Open Subtitles | يقولون لى أن لديها صندوق ملىء بالملابس الانيقة |
| İçi, Siobhan'ın asla giymeyeceği kıyafetlerle dolu. | Open Subtitles | كانت مليئة بالملابس التي لن ترتديها أبداً. |
| Ama size içinde ne olduğunu göstermeden önce, bir şey itiraf edeceğim, oda, Ben kıyafet konusunda takıntılıyım. | TED | ولكن قبل أن اخبركم عما يوجد فيها .. سوف اقوم بإعتراف علني وهو أنني مهووسة بالملابس |
| 55 yaşındayım ve tek sahip olduğum bir araba bir spor çantası dolusu iç çamaşırı ve tatlı, kokmuş ot. | Open Subtitles | لدي 55 عاماً وكل الذي لدي بجانب اسمي سيارة و حقيقة قماشية مليئة بالملابس الداخلية و الحلوى، و عٌشب نتن |
| Oh muhteşem. Ondan sonra biz bu modelleri aradık, ve onların iç çamaşırlı fotolarını çektik. | Open Subtitles | واستدعيت تلك العارضات لاخذ صور معهن بالملابس الداخلية |
| - Senin için sorun mu? - Kıyafetler hâlâ üstünde. | Open Subtitles | شيء مختلف بالتارديس ولقد إحتفظت بالملابس |
| O sırtına elbise giysin diye bir başkasının mutfağında çalışıyorsun. | Open Subtitles | عملتِ في مطابخ الآخرين لسنتين أو ثلاثة لتكسينها هي بالملابس |
| Bir erkeğim olduğunda, sağladığım faydaların çok azı giysilerle ilgili olacak. | Open Subtitles | عندما يكون لدى رجل المعروف الذى أقدمه لن يتعلق كثيرا بالملابس |
| Önce resmi kıyafetlerle başlayacağız, ...onlar bittiğinde de, bütün gümüşlerin temizlenmek için aşağı indirilmesini istiyorum. | Open Subtitles | الآن، سنبدأ بالملابس الإحتفالية و عندما ننتهي، أريد أن تحضروا كل الفضة من أجل التنظيف |
| Eski kıyafetlerle dolu gibi duruyordu. | Open Subtitles | تبدو و كأنها كانت مليئة بالملابس القديمة. |
| Bir de zaman kalırsa mevsimlik kıyafetlerle 12 tane fotoğraf çekinmek istiyoruz. | Open Subtitles | وإن كان هناك وقت تأخذ معنا 12 صورة بالملابس الموسمية |
| Herkes kıyafet bağışlıyor. | TED | مورغان أونيل: كان الجميع يتبرع بالملابس. |
| kıyafet değiş tokuş etmeye gerek yok ki! | Open Subtitles | إنها ليلة لطيفة ، لن يحتاج أحد أن يُتاجر بالملابس في الخارج |
| - Hey. kıyafet. - Giymediğinde daha güzelsin. | Open Subtitles | مرحباً بالملابس من الأفضل أن تعتادين عليهم |
| İç çamaşırı bidonlarınızla ilgili bir sorun olacak. | Open Subtitles | لدى سؤالا متعلقا بالملابس الداخلية التى لديكم فى السلال |
| Kelebek kıyafeti içinde etrafta koşuşturmamı izlemen kafama iç çamaşırı atılması, hepsi gülmen için miydi? | Open Subtitles | مشاهدتي وأنا أتجول في زي فراشة واُقذف بالملابس التحتية، كل ذلك من أجل الضحك؟ |
| İç çamaşırı fetişinin genelde... ergenlikte komşuları gözetlemeyle başladığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم ان الهوس بالملابس الداخلية يبدأ عادة عند المراهقة باستراق النظر من نوافذ الجيران |
| Dur, sesiz ol. Ben odamdayken iç çamaşırlı kaltakları, ortadan yok etmeyin, tamam mı? | Open Subtitles | اسمع, فقط ارجوك لا تشتت العاهرات بالملابس الداخية |
| Belki o zaman reddedilmiştir ve yıllarca bu Kıyafetler aklında kalmıştır. | Open Subtitles | ربما حدث الرفض وقتها و ربطه بالملابس طوال تلك السنوات |
| Haklı olduğunu, çantanın elbise dolu olmadığını farz edersek... bence dostumuz para aklıyor. | Open Subtitles | بافتراض أنكِ محقة بشأن الحقيبة وأنها ليست مليئة بالملابس, فأعتقد أن صديقنا يقوم بغسيل الأموال |
| Giydiğimiz giysilerle, yaptığımız makyajla. | TED | بالملابس التي نرتديها وبمساحيق التجميل التي نضعها. |
| Milyonlarca kez, hem de bedava. Tamam, vur beni! - kıyafetleri çıkarmadım. | Open Subtitles | للمره المليون بلا مقابل حاسبيني إن وددت الإحتفاظ بالملابس.ورابطة العنق |
| Her Cadılar Bayramı'nda ağaçlara iç çamaşırları asılıyor. | Open Subtitles | في كُلّ عيد القدّيسين الأشجار مُمْلُوئة بالملابس الداخلية |
| Daha sonra giysileriyle birlikte benzin dökülerek yakildilar. | Open Subtitles | لاحقاً هم غطّوهم بالملابس وصبّوا بنزيناً وأشعلوا فيهم النار |