| hijyene verdiğiniz dikkati görmek güven verici Bay Wells. | Open Subtitles | مطمئنة لملاحظتي اعتناءك بالنظافة سيد ويلز |
| Bu da iyi beslenme, fiziksel aktivite sportmenlik ve kişisel hijyene dikkat etmekle başlar. | Open Subtitles | هذا يبدأ مع التغذية الجيدة، والنشاط البدني الروح الرياضية، والاهتمام بالنظافة الشخصية |
| "hijyene karşı amansız ilgi, ...şakacılık, JAVA appleti oluşturma"? | Open Subtitles | العناية الشديدة بالنظافة المزاح كتابة تطبيقات "الجافا" ؟ |
| Konu temizlik olunca sorulacak çok soru var. | TED | كما تعلمون، يوجد الكثير من الأسئلة عندما يتعلق الأمر بالنظافة. |
| Evet, haklısın. Şu temizlik manyaklarından olabilir. | Open Subtitles | أنت محق، لعلها من أولئك المهووسين بالنظافة. |
| Odayı işgal etmeniz ve kişisel temizlik standartlarına karşı çıkmanız hoş değil. | Open Subtitles | ومن الواضح أنك اخترقت كل قواعد الاهتمام بالنظافة الشخصية |
| Bad giyim, kötü saç, ve son derece şüpheli kişisel hijyen. | Open Subtitles | ملابس سيئة ، شعر سيء ومشكوك للغاية بالنظافة الشخصية |
| Onları fazla büyümüş çocuklar olarak görmelisin, harhangi bir neden, sağduyu ya da hijyen taahhütü olmadan. | Open Subtitles | عليك أن تنتبه لهم كأطفال غير ناضجين بدون حس للمنطق او إلتزام بالنظافة |
| Sue teyzen, sıra kişisel hijyene gelince biraz tembeldir. | Open Subtitles | وخالتكِ (سو) مهملة بما يتعلق بالنظافة الشخصية |
| Kişisel hijyene dikkat çekmesi, Matty'nin birçok iyi niteliğinden biriydi. | Open Subtitles | الإهتمام بالنظافة الشخصية ... كانت أحدى سمات (ماتي) الكثيرة المميزة |
| Odayı işgal etmeniz ve kişisel temizlik standartlarına karşı çıkmanız hoş değil. | Open Subtitles | ومن الواضح أنك اخترقت كل قواعد الاهتمام بالنظافة الشخصية |
| Sadece temizlik yapmayı pek sevmediklerini düşündüm. | Open Subtitles | انا فقط اعتقدت انهم لم يكونوا يهتموا بالنظافة |
| İş etiğine, temizlik özenine gerçekten hayranlık duyuyorum. | Open Subtitles | لأنني حقاً معجبة بأخلاقكِ و التزامكِ بالنظافة |
| - Karım temizlik manyağıdır. Takıntı derecesinde temizlik yapar. | Open Subtitles | مهووسة بالنظافة ، شئ يشبه الوسواس القهرى بطريقة ما |
| Bu tanı kriterleri OKB'li kişileri sadece normalden biraz daha titiz ya da temizlik takıntılı olanlardan ayırır. | TED | هذه المجموعة من المعايير التشخيصية هي ما يميز الذين يعانون من اضطراب الوسواس القهري عن أولئك الذين قد يكونوا شديدي الدقة أو أكثر هوساً بالنظافة من المعتاد. |
| ve tuvaletteki yazı, "çalışanlar ellerini yıkamak zorundadır." diyor fakat koluna sümük süren birisi herhalde hijyen konusunda çok hassas değildir. | Open Subtitles | و اللافتة بالحمام تقول أنه يجب أن يغسل الموظفين أيديهم بعد الاستخدام لكن أظن أن من يمسح أنفه بكم قميصه لا يهتم أصلاً بالنظافة الشخصية |
| Mathis'e göre hijyen saplantıları olduğu için restoranda yemek yemiyorlar. | Open Subtitles | لا يأكلن في المطعم بسبب ما يسميه (ماثيس): "هوس جنسي بالنظافة". |