| FBI'ın kaçmasına izin verdiği adamlarım bu operasyon için ne kadar uğraştığımı biliyor. | Open Subtitles | رجالي في المباحث الفدرالية سمحوا لي بالهرب إنهم يعلمون بجهودي في هذه العملية |
| Katilin kaçmasına yardım ettiğin için sen de tutuklanabilirsin bunu bilmiyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين أنه قد يتم اعتقالك بتهمة مساعدة قاتل بالهرب من العدالة؟ |
| Konu yer çekiminden kaçmaya geldiğinde bunun ilginç bir yolu var. | TED | ولكن عندما يتعلق الموضوع بالهرب من الجاذبية، هناك ثغرة. |
| Ve onunla kaçmayı düşündüğünü söylüyordu. | Open Subtitles | لهذا السّبب كانت تفكرّ بالهرب بعيداً معه |
| Beşinci suç. Kızın cesedini gördüğünde polisi aramak yerine, kaçtı. | Open Subtitles | الجريمه الخامسه عند إكتشاف الجُثع عدم الابلاغ عنها القيام بالهرب |
| Ama kasırgayı hatırlatan her şeyden kaçıp durmaya devam edersen kasırga kazanmaz mı? | Open Subtitles | لكن مجددا ان استمريت بالهرب من كل ما يذكرك بالاعصار ألا يفوز الاعصار؟ |
| Etik ve Hedge, kaçmak için gardiyanların nöbetlerindeki kusursuz anı beklerler. | TED | انتظر إيثيك وهيدج حتى اللحظة الموائمة عند استدارة الحارس وقاما بالهرب. |
| kaçmasına izin verirseniz, tüm zencileriniz kaçar. | Open Subtitles | لو سمحت له بالهرب فسيهرب جميع زنوج مزرعتك مع أول فرصة |
| Beni gördü. Yerimizi biliyor. kaçmasına yardım etmezsek bizi ele verecek. | Open Subtitles | إسمع، لقد رآني، يعلم أننا هنا يقول أنه سيشي بنا لو لم نساعده بالهرب |
| Bu asalakların birinin bile buradan kaçmasına izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نسمح لأيٍّ من تلك الوحوش بالهرب من هذا المكان. |
| Hapishaneye geri dönecek ve kaçmasına yardımcı olmamı istiyor. | Open Subtitles | سوفَ تعود إلى السجن، وطلبت مني أن أساعدها بالهرب |
| Bana teşekkür edilince genelde kaçmaya başlarım. | Open Subtitles | عندما أسمع الناس تشكرني، عادة أبدأ بالهرب. |
| Şimdi tekrar kaçmaya çalışarak işleri zorlaştırmaya kalkmayın. | Open Subtitles | الان حاولوا الا تعقدوا الامور بالهرب ثانية |
| Ama ölmemize sadece yarım saniye kala kaçmayı başardık. | Open Subtitles | لكننا قمنا بالهرب ونحن نملك نصف ثانية اضافية |
| Daha önce yaptıkları gibi hızlıca kaçmayı deneyeceklerini varsayıyorum. | Open Subtitles | بإفتراض أنهم سيحاولون أن يقوموا بالهرب كما فعلوا بالماضي |
| Bir kadına sarktı. Atın ereksiyon olması onu tahrik etti. Peşine düştüm ama kaçtı. | Open Subtitles | لقد إستثار بقضيب حصان ، عندما حاولنا الإمساك به قام بالهرب |
| Her ne ise, ondan kaçıp duramazsın. | Open Subtitles | أياً كان الأمر، فلا يمكنكِ الإستمرار بالهرب منه |
| Neden kaçtığını bilmiyorum, ama seninle kaçmak istemiyorum. | Open Subtitles | و لا أعرف مماذا تهرب . لكنني لا أرغب بالهرب معك |
| koşmaya veya kostüm olayına takmıyordum da yakalama olayını hiç sevmiyordum. | Open Subtitles | انا لم اهتم بالهرب او الزي لكن الطرح ارضاً لم يكن ماكنت افضله |
| Ev diye bir şey olmazdı, bundan ötürü evden kaçma hayalleri kurmazdık. | Open Subtitles | ،لن يكون هناك منزل وبالتالي لن يحلم أحد بالهرب منه |
| Tüm hayatımı kaçarak harcamaktansa onunla ve her şeyle bir kez yüzleşmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | أفضل مواجهته بنحو نهائي بدلاً من قضاء بقية حياتي بالهرب |
| Hayalet vermiş ve geri almış. Kaçmalarına yardım etmesi için. | Open Subtitles | الشبح قدمها وأخذها بعيدا فقط بما يكفي ليستمروا بالهرب |
| Evet beyefendi, hapishaneden üç mahkum... kaçmış diyorlar. | Open Subtitles | نعم سيدي، يبدو أن ثلاثة من المساجين قاموا بالهرب بعد أطلاقهم للرصاص |
| Sana nerede çalışacağımı söylemiştim. Chicago'da neden benden kaçtın? | Open Subtitles | لقد أخبرتك بمكان عملى لماذا قمت بالهرب منى فى شيكاغو ؟ |
| Üç haftası kalmış biri kaçıyor ve iki adam öldürüyor. Neden? | Open Subtitles | لماذا يرغب الرجل بالهرب مالم يتبقى لديه سوى 3 اسابيع ؟ |
| Yumurtayı karaborsada satıp kaçacak. | Open Subtitles | سيقوم ببيع البيضة في السوق السوداء ثم يقوم بالهرب. |
| Sen gözaltından kaçıyorsun, bizde seni yakalıyoruz. | Open Subtitles | إذا استمررت بالهرب من المركز سنستمر بركل مؤخّرتك |