| -Bilmem belki Yahudiler birbirini tutar | Open Subtitles | لا أعرف ربّما الرجال ليسوا مولعين باليهود |
| Sarı yıldız taşıdıklarından beri, dehşet içinde farkediyoruz ki, Yahudiler her yerdeler. | Open Subtitles | الآن يضعون النجوم الصفراء، أنها صدمه لرؤية باريس تزحف باليهود. |
| Bak, Yahudiler umurumda değil, öyle ya da böyle. | Open Subtitles | - انظر أنا لا أهتم باليهود بشكل أو بآخر |
| Yahudilere karşı kamyon değişimi teklifinin bir şantaj olduğuna ve reddine karar verildi. | Open Subtitles | إستنتاجهم كان أن فكرة إستبدال 'الشاحنات باليهود كانت 'إبتزازا ويجب رفضها |
| Bilirsiniz, Yahudileri, ibneleri ya da soktuğumun Eskimo'larını hiçbir zaman pek umursamadım ama ben böyle yetiştirildim. | Open Subtitles | لم أهتم مطلقاً باليهود أو الشواذ أ و حتي رجال الاسكيمو ولكن تلك هي طريقة تربيتي |
| Burası Yahudilerle, Rus savaş esirleriyle ve ölmeyi bekleyenlerle doluydu. | Open Subtitles | كان المعسكر مكتظاً باليهود ...وأسرى الحرب من الروس وأخرين وضعوا هناك ليموتوا... |
| Dindar Yahudiler tarafından giyilen törensel bir saçak. | Open Subtitles | لطقوس دينية خاصة باليهود |
| Yahudilere! Marksistlere! Katoliklere! | Open Subtitles | باليهود و الماركسيين و الكاثوليك |
| Örnekler Hitler'in Yahudileri Musevi katliamıyla günah keçisi ilan etmesine kadar genişletilebilir. | Open Subtitles | الأمثلة قد تكون على نطاق كبير كـ هتلر حيث ضحى باليهود في المحرقة |
| Stork Club'e Yahudileri almıyorlar. | Open Subtitles | لا يقبلون باليهود هناك |
| Çocukken Oklahoma'da Yahudilerle kaynaşmamıza izin bile verilmezdi. | Open Subtitles | أتعرف، في (أوكلاهامو) لم يكن مسموحًا لنا الاختلاط باليهود الناشئين |