| Hayır, çoktan bozuldu bile. Çözelti çok kuvvetli. Soluyor. | Open Subtitles | لا، تدمرت المحلول قوي جداً، الصورة باهته |
| Soluyor. | Open Subtitles | إنها باهته |
| Farklılıklarınız ne olursa olsun isyancılar ikinizin yanında sönük kalıyor. | Open Subtitles | و أيًا كانت إختلافاتكما إنها باهته بالمقارنه مع إختلافتكما مع المتمردين |
| Camille, büyük köpeklerle koşma şansı bulmuş sönük doktora öğrencisiydin ama ben olmasam muhtemelen programdan ayrılmak zorunda kalıp az finanse edilmiş bir devlet okulunda öğretmen olacaktınız. | Open Subtitles | كاميل , كنتي طالبه باهته في درجة الدكتوراه التي لديها فرصه للركض مع الكلاب الكبيره لكن من دوني أنتي على الارجح كان عليكِ أن تتركي البرنامج |