| Silahları bırakırsanız buradan güvenli şekilde çıkacağınıza söz veririm. | Open Subtitles | ضع هذه المسدسات أرضاً وأعدك بتأمين خروجكم من هنا |
| Bölgemizi emniyete alacağız, kendi sahamızı sağlamlaştıracağız, | Open Subtitles | قمنا بتأمين أراضينا, وقمنا بتأمين حلبتنا. |
| Memurlarınız aracı güvene alsın ve biz gelene kadar beklemede kalın. | Open Subtitles | إجعل ضباطك يقوموا بتأمين الشاحنة وإبقوا في أماكنكم حتى نصل إليكم |
| Tartıştıkları bağlantıları sağlama aldın mı? | Open Subtitles | هل قمُت بتأمين الاتصالات التي جرى مُناقشتها؟ |
| sigorta şirketimi aradım ve poliçemde bir madde var. | Open Subtitles | لقد اتصلت بتأمين الشركة وهناك هذا الشيء في سياستي |
| Hayat sigortası yaptırdığımızda memnun olmuştun. | Open Subtitles | كنت على ما يرام عندما قمنا بتأمين للحياة |
| Ama iş sınırın güvenliğini sağlamaya geldiğinde çok az bilgimin olduğu bir şeydi. | TED | فعندما يتعلق الأمر بتأمين حدودنا فهو أمر لدي فيه بعض العلم. |
| 40 milyon dolarlık bir anlaşmayı güvenceye almak için mi? | Open Subtitles | للمساعدة بتأمين صفقة بقيمة أربعون مليون دولار؟ |
| Söylediğim bağış araçlarını bulup halk rahatça kan verebilsin diye güvenli hale getireceğim. | Open Subtitles | انا اريد ان احدد اماكن واقوم بتأمين سيارات التبرع بالدم كي يطمئن الناس انها امنة للتبرع |
| Cesetleri güvenli bir yere götür ve FBI'a dön. | Open Subtitles | قم بتأمين الجثث ثم عد إلى المكتب الفيدرالي |
| Odyssey, yanaşma izni verildi, kabin basıncını emniyete alın. | Open Subtitles | الأوديسا جاهزة لعملية الإرساء و ننصح بتأمين معادلة الضغط في الكابينة |
| Seyir Subayı, torpido istasyonlarını emniyete alın. | Open Subtitles | رئيس المناوبة عليك بتأمين الأستعداد بمواقع القتال |
| İngiltere ve Batı için o kaynakları güvene almazsak, yakında, çok yakında bir musluğun çevrilmesiyle Batı endüstrisini kapatabilecekler ve savunmasız kalan bizleri sürüleriyle ezip geçecekler. | Open Subtitles | إن لم نقم بتأمين هذا المخزون لإنجلترا وأن يمتلك الغرب قريباً قريباً سدادة هذه الصنبور سيقومون بـ |
| - Kırılabilir donanımını güvene aldın mı? | Open Subtitles | -هل قمت بتأمين المعدات القابلة للكسر؟ -نعم سيدي |
| Ayrılmadan şu şeyi sağlama almalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نقوم بتأمين هذا الشيء قبل أن نقوم بقطعه. |
| - O zamanlar haftada bir peni ödüyordu. - Bu o tarz bir sigorta değil cicim. | Open Subtitles | كان يدفع بنساً في الأسبوع في تلك الأيام - هذا ليس بتأمين يا عزيزتي - |
| Ayrıca Imagine sağlık sigortası da yaptırmıyordu. | Open Subtitles | أيضاً، هذه الشركة لاتزّود موظفينها بتأمين صحي |
| Üstün olarak sana kasanın güvenliğini sağlamanı emrediyorum. | Open Subtitles | بما إنى رئيستك آمرك بتأمين السرداب .. أيتها الجندية |
| Biz sadece olay mahallini güvenceye alır, tanıkların ifadelerini alırız. | Open Subtitles | إننا نقوم بتأمين مسرح الجريمة ونُسجّل الإفادات. |
| - Beni merak etme. Kapıyı koru. | Open Subtitles | لا تقلق بشأني، فقط قم بتأمين الباب. |
| Tek başına, kızının güvende olması için onu New York'a getirdi. | Open Subtitles | يقوم بتأمين ابنته يذهب الى نيويورك لوحده |
| Beyler, binanın o tarafını tutun. Tam karşınızdan çıkabilir. | Open Subtitles | يا رجال، قوموا بتأمين هذا الجانب من المبنى، ربما يأتي في أتجاهكم |
| Eğer yaşamak istiyorsanız, ben dönene kadar çıkışı koruyun. | Open Subtitles | و إذا أردتم المغادرة و قوموا بتأمين المدخل إلى أن أعود |
| Binaya girdiğimiz andan itibaren üs güvenlik sistemleri alarma geçecektir. | Open Subtitles | عندما نقوم بتأمين المرفق فإن أمان القاعدة سيكون أعلى أنذار |
| - Geminin güvenliği sağlandığında sizi oraya götürürüz. - Hayır. Bu kabul edilemez. | Open Subtitles | بمجرد أن نقوم ، بتأمين السفينة سوف تصعد إليها |
| Müdür, davanın önemini göz önüne alarak Doktor Scobie'yi koruma görevini bana verdi. | Open Subtitles | المدير كلّفني بتأمين حماية الدّكتور سكوبي. |