| Elimizde bir robota bağlı olan bir çubuk var ve bu çubuklar ileri-geri hareket ettirilecekler. | TED | وفي الواقع، لدينا عصا في احدى اليدين مربوطة إلى روبوت، وسيقومون بتحريكها إلى الخلف وإلى الأمام. |
| Max beni o dolaba kapattıktan sonra— onu hareket ettirdim. | Open Subtitles | عندما قام ماكس بحبسي بتلك الخزانة تلك الخزانة الكبيرة مقابل الباب قمت بتحريكها |
| Kaşığı eline alırsın ve hareket ettirmeye ve karıştırmaya başlarsın. | Open Subtitles | تمسك بهذه العصا وتقوم فقط بتحريكها وبتقليب العسل |
| Neden kamyoneti hareket ettikleri zaman kontrol altına almıyoruz? | Open Subtitles | لما لا نقوم بمراقبة تلك الشاحنة؟ وتعقّبهم عندما يقومون بتحريكها |
| Hala zayif, hareket etmesi tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | لا تزال ضعيفة، من الخطر أن نقوم بتحريكها |
| Ama bir cinayet mahalli ise onu hareket ettiremeyiz. | Open Subtitles | لكن أذا كانت جريمة قتل, لا يمكن أن نقوم بتحريكها |
| Elimi hareket ettirdiğimde kanama yine başlıyor. | Open Subtitles | كل مرة أبدأ بتحريكها ينزف مجدداً |
| (Müzik) (Alkışlar) J Smooth: Ben pistteyken, serbest stilde dans ederken, etrafımın bir nevi fotoğrafını çekiyorum ve onu hareket ettiriyorum. | TED | (موسيقى) (تصفيق) جي سموث: عندما أكون في المنطقة, ارقص وأقوم بالتصميم الحر له أنا نوعا ما أتخيل بصريا خطوط وأقوم بتحريكها |
| hareket ediyor olmalılar. | Open Subtitles | ربما قاموا بتحريكها مجددا |
| Bir şey bunları hareket ettirmeli. | Open Subtitles | هناك شيئاً ما قام بتحريكها |
| O zaman onu kendim hareket ettiririm. | Open Subtitles | إذاً سأقوم بتحريكها بنفسي |