| Eğer Tanrı çiçek gibi kokmamızı isteseydi bize taç yaprakları verirdi. | Open Subtitles | حسناً، إذا أراد الرب أن تكون رائحتنا مثل الزهورِ لأعطانا بتلات | 
| Çiçek yaprakları ya da kelebek gibi. | Open Subtitles | الصفحات مثل بتلات الزهور أو الفراشات , مضيئة أو مظلمة | 
| Bu çiçeklerin taç yaprakları ışığın düşük enerjili, uzun kırmızı dalgalarını soğuruyor. | Open Subtitles | بتلات هذه الأزهار تحديدا تمتص كل الموجات الحمرا الطويلة و المنخفضة الطاقة من الضوء | 
| Bazı insanlar yatağın üzerine prezarvatif koyarlar ama ben gül yapraklarını tercih ederim. | Open Subtitles | بعض الناس رمي الواقي الذكري على السرير، ولكن ل يفضلون بتلات الورد. | 
| İçten ise o gül yapraklarından yapılma bir yatak kadar yumuşaktır. Değil mi, küçük bebeğim? | Open Subtitles | هي ناعمة كسرير من بتلات الورود أليس كذلك يا عزيزتي الصغيرة | 
| Gül yapraklarıyla beraber odanın her tarafına yay. | Open Subtitles | ثم توزعها في أنحاء الغرفة مع بعض بتلات الزهور. | 
| İşte bu, tüm bu gül yapraklarının sebebini açıklıyor. | Open Subtitles | ذلك يوضح سبب بتلات الورود | 
| Taç yapraklarda, bal arılarında ve bilirsin işte galaksideki yıldızlarda ve DNA'mızdaki her molekülde. | Open Subtitles | في بتلات الأزهار في نحل العسل، أتعرفين، النجوم في المجرة، | 
| Sen bir kralın oğlusun, neden gül yaprakları üzerinde yürümeyecek mişsin? | Open Subtitles | أنت ابن ملك, لِمَ لا تسير على بتلات ورود؟ | 
| Taze gül yaprakları, kabuksuz kızarmış ekmek, yumuşak kağıt mendil. | Open Subtitles | بتلات وردٍ نقي، مصاصات مثنية، مناديل ناعمة | 
| Gül yaprakları atmaya devam edin. Düzgün zemine bastım sanki biraz önce. | Open Subtitles | واصلوا إلقاء بتلات الزهور فقد كدت أطا على أرض عارية بالخلف | 
| Gül yaprakları ve o iğrenç fotoğraf da mı işle ilgili? | Open Subtitles | بتلات الورد , و الصورة المقزيزة هذا عمل , أيضاً؟ | 
| Ben bile etkilendim. Bir kaç mum yakıp, gül yaprakları serptiğim için mi? Her gece yaparım. | Open Subtitles | أشعلت بضعة شمعات ورششت بتلات الورد أنا أفعل هذا كل ليلة | 
| Şu gül yaprakları dikkatini çekti mi bilmiyorum ama... | Open Subtitles | لا أعلم إن كنتِ شاهدتِ بضع من بتلات الزهور، لكن.. | 
| "Nemli taç yaprakları yavaşça açılıyor fırtınayı işaret ediyor arzuyla titriyor heyecanla ışık saçıyordu. | Open Subtitles | رطبة ، و بتلات مبللة تتفتح ببطئ و قد عاد الرعد | 
| Belki özel araba yoluna gül yaprakları da serperim. | Open Subtitles | بعض رش ربما 1 ينبغي بتلات الورد على درب أيضا. | 
| Gül yaprakları atan bir balon kiralayacağız-- | Open Subtitles | نحن سيكون لدينا هواء حار و إرتفاع منطاد بتلات . يكفي ؟ | 
| Gül yaprakları ve yatakta kahvaltı olması gerek demiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أقول بأنه يجب أن تتواجد بتلات أزهار أو فطائر | 
| Bitki taç yapraklarını birleştirerek erkek organların etrafında yalıtkan bir kılıf oluşturuyor. | Open Subtitles | تلتحم بتلات الزهور مع بعضها مشكّلة غلاف واقٍ وعازل حول السداة | 
| Çiçek yapraklarından harika yuvalar inşa etmekle ünlüdür. | Open Subtitles | مشهورة ببنائها بيوت متقنة من بتلات الأزهار | 
| Ve biraz pamuksu Ağustos bulutu hüzün yapraklarıyla karışık çilekli dondurma... | Open Subtitles | وبعض سحب أغسطس البيضاء... وبعض بتلات الحزن ممزوجة مع مثلجات الفراولة... | 
| Gül yapraklarının belli bir mesajı var. | Open Subtitles | بتلات الورود كانت رسالة واضحة | 
| Taç yapraklarda, bal arılarında ve bilirsin işte galaksideki yıldızlarda ve DNA'mızdaki her molekülde. | Open Subtitles | في بتلات الأزهار في نحل العسل، أتعرفين، النجوم في المجرة، | 
| Roma batırılmış gül yapraklı Ponçiki'nin içinden. | Open Subtitles | من قلب فطاشر بتلات الورود المغمسة بالرُم |