| Herifin teki Irak pazarının ortasına kamyonu çekmiş bedava şeker dağıtmaya başlamış. | Open Subtitles | أحد الرجال قاد شاحنة إلى منتصف السوق العراقيه وبدأ بتوزيع الحلويات المجانية |
| Ona bakmanı istemiyor. Kartları dağıtmaya devam et. | Open Subtitles | إنه لا يريدكِ أن تنظرين نحوه، فقط أستمري بتوزيع البطاقات. |
| 14:00- bandoya kek dağıtımı. | Open Subtitles | فى الساعة 2 ستقومين بتوزيع الكوب كيك على الفرق الموسيقية |
| Kylie, biraz daha rozet dağıtmak için yardım edebilir misin? | Open Subtitles | كايلي، يمكنك أن تساعديني بتوزيع أزرار أكثر، رجاء؟ |
| Demircan abi ile anlaştık malın bir kısmını biz dağıtacağız. | Open Subtitles | حصلنا على عمل لدى الأخ دميرجان سنقوم بتوزيع بعض البضاعة لصالحة |
| Yeniçerilere cülus bahşişi olarak verdiğim beş bin akçenin üç bin akçesini hemen dağıtın. | Open Subtitles | قم بتوزيع 3 آلاف من 5 آلاف القطع الفضية للجيش الانكشاري ثناءً على تتويجي |
| Ekmekleri ve reçeli dağıtan adam nerde? | Open Subtitles | هل الرجل الذي يقوم بتوزيع الخبز والمربى سيمر بعد ان يجهزهم؟ |
| Merhem, ilaç mümessillerinin dağıttığı numunelerden. | Open Subtitles | حجم أنبوب يتسق مع عينات الأطباء بتوزيع لمرضاهم. |
| Unutmadan, sizlere karnelerinizi dağıtayım. | Open Subtitles | وبهذه المناسبة سأقوم بتوزيع بطاقات تقاريركم |
| El ilanlarını dağıtmaya başla. | Open Subtitles | أعتقد أنه يفضل أن تبدأ بتوزيع هذه الإعلانات |
| Önce sırt çantası benim önüme geçiyor, sonra paparazziler bana Dina Lohan diyorlar ve şimdi de Cyrus ailesi bir avuç acayip şapka dağıtmaya karar verdiler. | Open Subtitles | أولاً يصفوني بحقيبة الظهر, ثم المصورون ينادوني,دينا لوهان بأستمرار والأن عائلة سايروس سيقومون بتوزيع قبعات غريبه |
| İki avukatım, binlerce başvurum ve 30 milyon doları dağıtmaya başlamak için iki günüm var. | Open Subtitles | لدي محاميتان و لدي 1000 طلب و لدي يومان لأبدأ بتوزيع 30 مليون دولار |
| dağıtımı siz yapmak ister misiniz? | Open Subtitles | أتريدين ان تعملين بتوزيع الحليب ؟ |
| Sana Kuzey Kaliforniya'daki tüm hapishanelerde sınırsız uyuşturucu dağıtımı sağlayacağım. | Open Subtitles | أزودك بتوزيع بضاعة لا محدود لكل سجن في " كاليفورنيا " الشمالية |
| Bu yazıyı tüm okula dağıtmak için izninizi istiyorum. | Open Subtitles | أحب أن آخذ إذناً بتوزيع هذا النص على كامل المدرسة |
| Herkese rollerini dağıtacağız. Bizim için büyü kartları toplayacaksınız. | Open Subtitles | سنبدأ بتوزيع التكليفات، أنتم ستجمعون بطاقات السحر لنا. |
| Elimizdeki erzakları toparlayıp askerlere dağıtın. | Open Subtitles | و جمع و قم بتوزيع الموارد المتاحة |
| Ekmek ve reçel dağıtan görevli buradan geçti mi acaba? | Open Subtitles | هل الرجل الذي يقوم بتوزيع الخبز والمربى سيمر بعد ان يجهزهم؟ |
| Sarayda onur dağıttığı söyleniyor. | Open Subtitles | هو شيئا ما لفعله بتوزيع الشرف في القصر |
| Gidip biraz bayram neşesi dağıtayım. İnanılmaz birisin! | Open Subtitles | حسنا , سأقوم بتوزيع بعض نخب العطلة أنت نذهل |
| Ve işe yaramadığı zamanda da kağıtları destenin altından dağıtıyor ve onun için kağıt seçiyor. | Open Subtitles | فإنها تقوم بتوزيع البطاقات على بقية اللاعبين من أسفل الورقة التي بالأعلى و تقوم بالاحتفاظ بالورقة المهمة من أجله |
| Silah dağıtacaklar! | Open Subtitles | لقد قاموا بتوزيع الاسلحة |
| Lobideki bazı adamlar ücretsiz gazete dağıtıyorlar. | Open Subtitles | يا عضو مجلس الشورى . هنالك بعض الأولاد في الردهة . يقومون بتوزيع الصحف المجانية |
| Nüfusumuzu sürdürmek için burada mekanik taşıyıcı anneler hazırlanılır. | Open Subtitles | ومن هذا المنطلق قمنا بتوزيع بدائل آلية للحفاظ على نسبة السكان |